Erdoğan, Bahçeli ve Önder
Bilgelik, Cesaret ve Akıl
Türkiye, onlarca yıl süren acılı bir sürecin ardından nihayet barışın sıcak nefesini silahların yakılması ile hissetmeye başladı. Yıllardır kanla, gözyaşıyla, kayıplarla yoğrulan bir dönemin kapanışına tanıklık ediyoruz. Sanki bir düğüm, bir elin dokunuşuyla çözüldü. Ama o el, sıradan bir el değil; o el devlet aklını, feraseti ve cesareti temsil eden ellerdi.
Devlet Bahçeli’nin, siyasi literatürümüze altın harflerle geçecek o tarihi çıkışıyla başladı bu yeni dönem. DEM Partililere selam vermesiyle, Abdullah Öcalan’a barış çağrısında bulunmasıyla, yıllardır konuşulması dahi imkânsız olan şeyler bir anda konuşulabilir, tartışılabilir hale geldi. Kolay değildi. Lakin liderlik de zaten zor zamanda zor olanı yapabilme sanatıdır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı ve kapsayıcı tutumu da bu süreçte belirleyici oldu. Devletin en üst katından verilen bu barış mesajları, yıllardır bu topraklarda kan dökülmesine alışmış kitlelerin dahi yüreğine bir ferahlık getirdi. Öte yandan barışın güçlü olan tarafından istenmesi, onun samimiyetini ve kalıcılığını gösterir. Kürt halkı öteden beri barışa meyilli. Önemli olan güçlü olanın, yani devletin bunu sahiplenmesiydi. Nitekim öyle de oldu.
Ve burada merhum Sırrı Süreyya Önder’i de anmadan geçmek olmaz. O, Kürt değildi belki ama barışı kendi kimliği kadar sahiplendi. Onun yüreğinde büyüttüğü barış sevdası, yıllar önce Meclis kürsülerinden dile getirdiği sıcak ve insani sözlerle halen kulaklarımızda yankılanıyor. Bugün geldiğimiz noktada onun gayretleri de bu büyük barış çabasında unutulmamalıdır.
Bazı çevrelerin bu barış ortamını sabote etme çabalarına da şahit oluyoruz. Özellikle kimi Kemalist odakların, şehit ve gazi üzerinden siyaset yaparak süreci itibarsızlaştırma çabaları, artık halk nezdinde karşılık bulmuyor. Çünkü halk artık yoruldu. Terörden, çatışmadan, bölünmüşlükten bıktı. Yeni kuşaklar savaş değil, huzur istiyor. Onlar için barış bir lütuf değil, hak.
Muhalefet çevrelerinden dillendirilen “MHP, DEM Parti ve AK Parti bir araya geliyor” söylemlerine gelince… Evet, neden olmasın? Akıl nerede, uzlaşı nerede, ülkenin faydası neredeyse siyaset de orada olmalıdır. Uyumlu yapılar birlikte hareket ediyorsa, bu bir zafiyet değil; bilakis bir güç göstergesidir. Çünkü siyaset, düşmanlık sanatı değil, birlikte yaşamanın yollarını bulma sanatıdır.
Bugün barış adına atılan bu tarihi adımların mimarları, belki de yarının ders kitaplarında “Barışın Kahramanları” başlığı altında anılacak. Devlet Bahçeli’nin bilge tavrı, Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet adamlığı ve merhum Sırrı Süreyya Önder’in vicdani duruşu, bu ülkenin kaderini değiştiren büyük örnekler olarak tarihe kazınacaktır.
Barış kolay değil. Ama imkânsız da değil. Yeter ki liderlik akılla, kalple ve vicdanla birleşsin