Dünyaca bilinmese de, dünya çapında şifa gücüne sahip, Diyadin kaplıcalarını anlatmadan önce bu şifa kaynağı olan kaplıcaların bulunduğu yöreyi kısaca tanıtayım ;
Diyadin, Ağrı iline bağlı il merkezinin Güneydoğusunda E 80 Devlet Karayolunun 55. Km. ve bu transit karayolunun 7 km Güneyinde Murat nehri kıyısında kurulmuş 400 yıllık tarihi geçmişe sahip Ağrı’nın en eski ilçelerindendir.
Diyadin, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın oğlu Ziyaeddin' in burada kendi adına bir kale yaptırdığını ve Ziyaeddin Kalesi adının zamanla halk ağzıyla değişikliğe uğrayarak " Diyadin " şeklini aldığını Evliya Çelebinin Seyahatnamesinden öğrenmekteyiz.
Yöre Osmanlı Rus savaşları sırasında, 1828, 1854-1856, 1877-1878 ve 1914-1918 yıllarında Rus işgaline uğramıştır. Ruslar ve özellikle onlarla birlikte hareket eden Ermeni çeteleri bu işgal dönemlerinde Diyadin’i yakıp yıkmış ve sivil halkı unutulmaz zülüm ve işkencelere maruz bırakmışlardır.
Diyadin, 14 Nisan 1918’de düşman işgalinden kurtulmuştur. Cumhuriyetten önce Erzurum vilayetinin Bayazıt sancağına bağlı bir kaza idi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında (1924’de) bütün sancaklar vilayete (il) dönüştürülünce, Bayazıt Sancağı da Bayazıt Vilayeti ’ne dönüşmüştü. Ancak il merkezi 1927 yılında Karaköse’ye nakledildi, Diyadin ilçesi de Ağrı (Karaköse ) iline bağlandı.
Merkeze uzaklığı, 62 km dir. Denizden yüksekliği (Rakımı) 1825 m. Yüzölçümü 1274 km ² dir. Oldukça geniş ve yaylı alanları vardır. Arazi tamamı ile yayla görünümündedir.
İlçenin 61 köyü, 20 bini şehir merkezde olmak üzere toplam 50 bin nüfusu vardır.
Geniş yaylaları, yemyeşil ovası, şırıl şırıl akan buz gibi yayla suları, murat Kanyonu ve murat nehrinin gökyüzü mavisi ile bütünleşmesi, göz kamaştırıcı ve doyumsuz bir manzara sunuyor. Bu harika manzara görülmeye değer.
Diyadin Kalesi, Avnik Kalesi, Meya Antik Kenti, Kuje Kalesi gibi tarihi yapılar ile Diyadin Kanyonu gibi muhteşem bir güzelliğe sahiptir.
Ayrıca, Kaplıca sularındaki kükürtler sonucu oluşan ve Kudret Köprüsü olarak adlandırılan köprünün, altında murat Nehir'i akarken, üstünde de 70-80 derecede sıcak su fışkırmakta. Zamanla suyun içindeki kükürtlerin suyun çıkış noktasını kapattığından, suyun yeryüzüne çıkış noktasını değiştirmiş ve köprü çermiği denilen kaplıcayı, Kudret köprüsünün yan tarafına kaydırmıştır.
Dünyada benzeri olmayan bu köprü, 30 M. Yükseklik, 30 m. genişliktedir. Evliya çelebinin Seyahatnamesinde de adı geçen bu güzel yapı Germ’ab-ı ibretnüma diye adlandırılmıştır.
Kaplıca sularının oluşturduğu kalker, tüfleri, traverten ve dünya incisi traverten şelalesi, altında koca Murat suyunun aktığı üstüne 80 derece şifalı sıcak suların metrelerce yukarıya doğru kristal varı doğal fıskiyelerle fışkırdığı bu bölgeyi adeta Doğu Anadolu’nun Pamukkale’si haline getirmiştir.
Murat Nehrin doğuş yeri bu bölgededir. Nehrin Asıl kaynağı Aladağ ve Tendürek dağlarındaki kaynak sularıdır. Buna ilaveten kaplıca suları ve irili ufaklı birçok akarsu ile nehrin doğuş noktasını teşkil etmektedir.
İklim özellikleri, Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan Diyadin’de Bölgeyi kaplayan yüksek dağların bulunması sebebiyle karasal iklim hâkimdir.
Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk, karlı ve uzun geçmektedir. Yazın ve kışın, gece-gündüz arasındaki Sıcaklık farkları oldukça fazladır.
İlçenin eğitim seviyesi çok yüksektir. Eğitime çok önem verirler. Bu nedenle bölgede eğitim seviyesi en yüksek ilçedir. Okumuş kesimin çoğu kamuda çalışmaktadır. İlin bürokrasisini ellerinde tutarlar, Çok sayıda yüksek düzeyli insan yetiştirmiştir. İnsanı Mizaç bakımında biraz serttir. Ancak çok vefalı, mert ve misafirperverdir. Dost canlısıdır. Yapılan en ufak bir iyiliği çok kıymetli bulur hep minnetle yad ederler. Çok azimli ve çalışkandırlar. İşlerinde Başarılıdırlar yenilgiyi hazım etmezler.
İlçenin sosyal yapısı olarak, aşiretçilik güçlüdür. Çünkü ilçede birden fazla büyük aşiretler mevcuttur.
İlçede ekonomik hayatın temelini tarım ve hayvancılık oluşturmaktadır. Halkın % 90 nı hayvancılık ve tarımla uğraşmaktadır. Tarım sahasında ilk sırayı hububat almaktadır. Ancak uygulama modernize edilmediğinden verim düşüktür. Üretim ailelerin ihtiyacını karşılayacak seviyededir.
Murat nehrinin çevresindeki düzlükler tarıma daha elverişlidir. İlçede meyve ve sebze yetiştirilmez. En çok Canlı hayvan, yün, deri, yağ ve peynir yapılır, alınıp satılır.
Son zamanlarda termal ısıtmalı sistemle topraksız organik tarım yapılmaya başlanılmıştır. Yapılan bu organik tarım seralarda yapılmakta ve burada elde edilen ürünler %80-90 ni ihraç edilmektedir.
Yer altı kaynakları konusunda oldukça zengindir. Bunlar; Sıcak suları yanı sıra, kükürt, mermer, altın ve gümüş madenleri, petrol, kömür ve benzeri madenler.
Sıcak suları şifa kaynağı ve seracılıkta kullanıldığı gibi ilçenin jeotermal ile ısınmasını sağlanmaktadır.
Mermeri, kaliteli olduğunda çoğunlukla yurt dışına ihraç edilmekte.
Altın ve gümüş madenlerin işlemesini Koza Altın İşletmeleri vasıtası ile altyapı çalışmasına başlanmıştır. (Buradaki altın rezerve tahmini 20 ton, Gümüş rezerve ise 3,5 ton)
Ayrıca daha önceleri altyapısını tamamlanıp üretime başlanılası beklenirken bilinmeyen bir sebeple 216 kalem malın hammaddesini üretecek Kuru buz örettim tesisi birkaç gün içinde sökülerek götürülmüştü. Ancak bu tesisin yakın zamanda tekrar kurulması beklenmektedir.
Şimdi asıl konumuza dönelim.
Ağrı illi Diyadin ilçesi sınırları içinde ve şehre 3-4 km uzaklıkta olan bu Kaplıcaların ve dolaysıyla genel olarak şifa kaynağı olan kaplıcaların özeliklerine gelince;
Tabii sıcak su kaynakları üzerine kurulmuş hamam, ılıca. Kelimenin aslı kapalı ılıcadır; halk arasında kaynarca, Çermik, ılı su, ısı su, germâbe, Germav, kudret hamamı, hudaî hamam ve âbızenne gibi isimlerle de bilinir.
Anadolu’da ki birçok coğrafî isim, o yerin yakınında bulunan sıcak su kaynağına eski dönemlerde verilmiş isimlerden gelmektedir; Germe, Germiab (Germav), Germili, Terme, Çermik, Ilıca. Ilıcalar, Kaynarca gibi.
Kur´ân-ı Kerîm´de Hz. Eyyûb´un bir cilt hastalığına yakalandıktan sonra kendisini iyileştirmesi için rabbine niyazda bulunduğu (el-Enbiyâ 21/83) ve Allah´ın ona, "Ayağını yere vur; işte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su" diye buyurduğu belirtilir (Sâd 38/42).
Hz. Eyyûb denileni yaparak yerden çıkan su ile yıkanmış ve hastalığından kurtulup gençleşmiştir.
Bu olay, Hz. Eyyûb´un sağ ayağıyla yere vurduğunda yerden sıcak bir Suyun çıktığı ve onunla yıkandığı, sol ayağıyla vurduğunda ise soğuk bir su çıktığı ve ondan içtiği, böylece içinde ve dışında hiçbir hastalık kalmayarak iyileştiği şeklinde tefsir edilir (Fahreddin er-Râzî, VII, 208).
Mes´ûdî, Eyyûb Tapınağı´nın ve onun içinde yıkandığı kaynağın kendi döneminde dahi ünlü olduğunu ve Şeria´da Neva yakınında bulunduğunu yazar {Mürûcü´z-zeheb, I, 48).
Doğadaki Bitki, Madde ve su kaynaklarının çoğu birçok hastalık için şifa kaynağıdır. Tıbb-ı Nebevide doğal tedavi yöntemlerinde bunlara sıkça rastlanır.
Yapılan ilmi araştırmalar insan doğası ile topraktaki Elementlerin aynı olduğunu ortaya koyarak doğal kaynakların tedavi etme özelliğini ispatlıyor. Zengin kaplıca ve termal su kaynaklarını barındıran ülkemizde de bu doğal tedavi yöntemleri birçok insan için umut kapısı oluyor.
Diyadin Kaplıcaları da ki şifalı sular da diğer şifalı sular gibi çok eskiden beri bilenen ve faydalanılan sulardır. Bu şifalı sulardan eskide halk kendi imkânları ile ilkel havuzlar yaparak faydalanırdı, şimdi ise özel teşebbüs modern tarzda havuzlar, Termal oteller, lüks havuzlu villalar yaparak, Belediye de kendi imkânları ile havuzlar yaparak hizmet vermeye çalışmaktadırlar.
Şifalı sulardan her birinin yüzyıllardan bu yana devam eden özelikleri vardır. Kimi hastalığı tedavi eder kimi de vücudu gençleştirir.
Bu özellikleri yüzünden Romatizmaya, kalp hastalıklarına ve daha birçok hastalıklara iyi geldikleri için, özellikle ün kazanan sularımız eski ilaç kitaplarına da geçmiştir
Termal suların bikarbonat, klorür, sülfat, kalsiyum, Karbondioksit gazı içermesi ve toplam mineralizasyonun 1 gr/lt olması nedeniyle şifa özelliği taşımaktadır.
Sularımızda şifa özelliğini artıran Lityum, Stronsiyum, Brom, İyod, Arsenik ve Bor Bikarbonat, kalsiyum gibi dünyadaki sularda çok az bulunan Elementler de yer almaktadır..
Şifa kaynağı olduğu bilimsel olarak ispatlanan ve Her derde şifa, Diyadin kaplıcaların araştırmalara konu olduğu ve bu araştırmalarda Suda Sodyum, kalsiyum, Arsenik, bromür, Hidrojen, Sülfür, Mağnezyum, karbondioksit ve bikarbonat içermektedir.
Kaplıca tedavisi, Romatizma ve iltihaplı romatizmalı hastalıklar başta olmak üzere, dolaşım, solunum, sindirim hastalıkları ile kronik olmayan kadın ve çocuk hastalıkları nevrit nöroloji, kemik ve kireçlenme hastalıkları, siyatik ve bolizma bozukluğu, Ortopedik Ameliyatlar sonrası tedaviler, eklem ve mafsal ağrıları, Cilt hastalıkları gastrit, ülser, mide kasılmaları ve yanmaları, kronik idrar yolların enfeksiyonları, vücuttaki yaraların kısa sürede iyileştirilmesi ve damar daralmalarının gevşemesinde etkili olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca, içlerinde bikarbonat, kalsiyum, kükürt, Hidrojen, sülfür ve karbondioksit bulunan Yılanlı ve Davut kaplıcalarında az miktarda Magnezyum vardır. Kaplıcalar, deri hastalıkları ile enfeksiyonlara bağlı hastalıklarda, üst solunum yollarının kronik yangılarında, buharla solumanın iyileştirilmesinde etkilidir.
Çeşitli hastalıkların tedavisinde yardımcı olan kaplıcaların, yaz aylarında da vatandaşlardan büyük ilgi görüyor. Romatizmadan solunum yolu rahatsızlığına, kalp damar hastalıklarından kadın hastalıklarına kadar birçok hastalığın tedavisine yardımcı olan bu doğal şifa kaynakları, 2017 yılından itibaren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi kapsamına alınmıştır.
DİYADİN KAPLICA SUYUN YAPISINDA GENEL OLARAK;
1.KALSİYUM
2.BİKARBONAT
3.HİDROJEN
4.SÜLFÜR
5.KARBONDİOKSİT
6.KÜKÜRT
7.SÜLFAT
8.MAGNEZYUM BULUNMAKTADIR.
SUYUN TEKNİK NİTELİKLERİ:
SICAKLIK 39-50 C
RADYOAKTİVİTE 1,3-1,6 EMAN
PH: 7.00
ENDIKASYON (BANYO TEDAVİSİ)
1.ROMATİZMA
2.NEVRİT,,NÖROLOJİ
3.DERİ-CİLT,,HASTALIKLARI
4.MİDE-BAĞIRSAK,,VE,,BÖBREK,,RAHATSIZLIKLARI
5.SOLUNUM,,YOLLARI,,RAHATSIZLIKLARI
6. KADIN HASTALIKLARINA TAVSİYE EDİLİR.
TIBBİ DEĞERLENDİRME:
1. KAPLICA SUYUNDA 2?3 GR. CİVARINDA TOTAL MİNERALİZASYON BULUNMAKTADIR.
2. TOPRAK KALEVİLİ, BİKARBONATLI VE SULFATLI MADEN SUYUDUR.
3. KÜKÜRDÜ HİDROJEN VE KARBONDİOKSİT İHTİVA EDER. TERMALİTESİ 40?53 C ARASINDA DEĞİŞEN SICAK SUDUR.
4. DIŞ TATBİKLERDE; KARBONDİOKSİTİN VE TERMALİTENİN SEDATİF VE VAZODİLATATÖR ETKİLERİ BEKLENİR.
5. KÜKÜRTLÜ HİDROJENİN İSE CİLT VE ENDİKSİYONLARA BAĞLI ROMATİZMAL SENDROMLARLA KEZA ÜST TENEFFÜS YOLLARININ AKINTI KRONİK İLTİHAPLARINDA BURUN YOLU İLE ETKİSİ GÖRÜLÜR.
6.KRONİK ENFEKSİYON VE CİLT HASTALIKLARINDA KARBONDİOKSİT BAKIMINDAN VAZODİLATATÖR VE SEDATİF ETKİYİ TAMAMLARLAR.
Diyadin kaplıcaları, şifalı sular sıralamasında dünyada ön sıralarda yer almakta. Ancak ne yazık ki bu kıymetli kaynağa yeterince sahip çıkılmamış ve tanıtılmamış. Dolaysıyla ne bölge halkı bu potansiyelden yeterince faydalanmış nede ülke.
Son söz olarak; Kaplıca tedavisinde şunlara dikkat edilmelidir. Kaplıca bir hamam değildir. Şifa gücüne sahip yeraltı su kaynağı ve birer Sağlık yurdudur.
Kaplıcada sabun ve benzeri temizleyici kullanılmamalıdır, çünkü tedavinin etkisini azaltır. Sıcak havuza yavaş yavaş girmeli su içinde olabildiğince hareketsiz kalmalıdır.
Sebeplere sarılmak bizden, Şifa Allah’tan
Selam ve duayla
SEYİTHAN KAYA
9628,81%0,92
38,82% 0,27
43,44% -0,08
3968,58% -1,60
6496,90% 0,38
Ağrı
17.05.2025