Tarih: 08.08.2022 09:23

İNSAN YOLU

Facebook Twitter Linked-in

MUSTAFA KIRAÇ

Bu borunun yapımından kullanımına kadar tüm dünya insanları ortakça bir sorumluluk ve hakka sahip olacaklar. İşin nasıl olacağı ve nasıl devam edeceği gibi konular, başladıktan sonra öne çıkacak olan gereklilklerce ortaya çıkıp aşılmaya tabi olacaklar.

Atmosfer dışına kadar uzanacak yüzükler diziliminden yerçekimin tamamen son bulduğu noktada dünya insanı'nın özellik, birlik ve beraberliğini sembolize edecek nişanelerle bulunacak olan

BAŞ YÜZÜK, YÜZÜKLERİN EFENDİSİ OLARAK UZAYA SELAM DURUŞUNDA OLACAK.

Bizler, insan olarak önümüzdeki yollardan insan'a özgü olalarını seçmeliyiz.

Seçmek için bilmek, bilmek için ruh gerekli.

Ruhlanmayla insan olduğumuza göre, ruh'u takip etmekle de insan olarak kalırız. İnsan oluşa karşı olan şeytan, önümüzdeki yollardan daima insanlıktan çıkarıcı olanlara bizi yönlendirir.

ÇALIŞAN DEMİR'İN PASLANMIDIĞI GİBİ ÇALIŞAN İNSAN'DA ŞEYTANLANMAZ. Aksi halde şeytan, pas gibi insanlığı çürütür.

Yolumuz çalışma yoludur. Önümüz çalışmaya dönük olduğu zaman, şeytana sırtı dönük oluruz. Duyularımız çalışmada olduğunda, şeytanı duymaz oluruz.

Demiri bozan pastır, insanı bozan şeytandır. ALLAH "yeryüzüne birbirinizle düşman olarak inin" demiştir. O yüzden dünya üzerinde şeytanla düşman olarak bulunmaktayız.

İnsan varlığını istemeyen ortak düşmana karşı ortak bir yol geliştirmeliyiz. Bu konuda duyarlı olmazsak onun işini kolaylaştırmış oluruz.

GEÇMİŞ TARİH, GELECEK TARİH İÇİN YOL GÖSTERİCİ ÖĞRENİMLERLE DOLUDUR. Hangi yolun bozucu, hangi yolun koruyucu olduğu, o yollardan geçtikten sonra net olarak bilinir. O yüzden geçilmiş yolları geçilecek yollar için merceğe tutmak gerekir.

Geçilmiş yollara baktığımızda, ortak düşman olan şeytana karşı herhangi ortak bir mücadele görünmüyor. Halbuki dış baskı iç birleşime sebep iken, tam tersi olarak şeytan, yeryüzü insanını ayrıştırıp çatıştırdığı görülmüş ve görülmektedir. Buda şeytanın baskısal şekilde değilde, daha farklı yollarla insan iç dünyasını ele geçirip kader yollarındaki insanlıktan çıkarıcı yolları tercih ettirebildiği demektir. Bu dünya'nın kanununda çalışarak geçinmek varken şeytan, çalışmadan geçinmeyi hoş olarak sunmaktadır.

ÇALIŞMADAN GEÇİNMEYİ HOŞ OLARAK BENİMSEMEK, İRADEYİ ŞEYTAN'A KAPTIRMAK DEMEKTİR.

Bu alemde çalışmak insanın bir parçası iken, adaletle hak ediş varken, çalışmamak için haksızca almaya meyletmek nefisin hoşluğu haline getirilmiştir. bundan dolayı yeryüzünde adaletin değil, gasp güdümlü gücün hakimiyeti yayılmıştır. Vücut+çalışmak+sağlık=mutluluk. Hakikat bu iken, hakikate aykırı aşılamada bulunan şeytan dikkate alınmaz. Alınırsa, güvenlik konusu önem kazanarak verimsiz boş işlerle insalığın enerjisi ilerlemede aksaklığa uğrar.

TÜM İNSANLARIN ŞEYTAN'IN DÜŞMANLIĞINA KARŞI BİR ORTAKLIĞA SAHİP OLMASI GEREKİR. Birbirinin zıttı olanlar bile koşulların dayattığı bazı ortaklıklarda bulunmak zorunda olabiliyorlarken, şeytan'nın ortak düşman olmasına rağmen o'na karşı ortak bir duruş sergilenmemiştir.

Bugünün geçmişe oranla olan ulaşım ve iletişim avantajı, ortaklık için eskilere nazaran bizi daha çok sorumlu kılmaktadır.

Çin seddi ve Mısır piramitleri gibi eserler, günün koşul ve imkanları itibarı ile isim olarak Çin ve Mısır eki almışlardır. Bugün ise bunlara benzer bir eser ortaya koyduğumuzda,, dünya barışına ve huzuruna hizmet edeceği için isim olarak 'insan' eki almalıdır. İnsan derken, tüm insanlar kast ediliyor olunacak. Çünkü, yapılacak olan eserde imkanına göre herkesin katkısı olacak. Bu şekilde şeytanın haset vericiliğine karşı bir set çekilmiş olunacak. İnsanlığın gidişat selameti için birleştirici ortak bir esere ihtiyaç vardır. Bu eser, öyle bir eser olmalıki, hizmet olarak herkese hitap etmelidir.

Uzay'a dair daha ilgili ve bilgili bir noktada olışumuzdan dolayı uzay'a yönelik ortak bir eser, genel kapasayıcılık için uygun olacaktır. Eserin kapsama alanı bütün dünya olacağı için, bu eserden dolayı ortaya çıkacak olan birleşik etkiyle, ekolojiden sosyolojiye kadar bir çok mevzuat kontrol edilebilir ve bunların olumsuz boyutları için ortaklığa dayalı anlaşmalarla çözümler geliştilebilir.

Bu eser, dünya'nın dışına çıkacak bir yol inşası olabilir. Bu yol, birbirine karşı tetikte bekleyen dünya insanı için birbirine karşı bir tebessümün gerekçesi olmaya aday olacaktır.

Yolun adı 'insan yolu' olacaktır. İnsan yolu, insanlığın yolu olacaktır.

TÜM İNSANLARI KAPSAYACAK ŞEKİLDE PRATİKTE BİR ORTAKLIK, ŞEYTANA KARŞI İNSANLIĞI BESLEME ARAÇLARINDAN BİR TANESİ OLACAKTIR. Peki bu pratik ortaklık nasıl bir şey ile olmalıki, bütün insanlar hem katkıda bulunabilsinler hemde kullanımda hak sahibi olabilsinler..?

Bilindiği gibi ilerleme noktamız dünya dışına taşmıştır. Dünya dışı ile ilgili herhangi bir konu, insanlar arasında çatışma sebebi değil, yardımlaşma sebebi olarak önümüzde durmaktadır. Mars'ta yaşam konusunun zorlu oluşu, el birliği ile bu zorlu konuyu kolaylaştırma yollarını bulma yönüne doğru iticidir.

Bizlere şeytanla birlikte YERYÜZÜNE BİRBİRİNİZLE DÜŞMAN OLARAK İNİN denilmiştir. Şeytanla yeryüzüne düşman olarak indik ve bugüne kadarki gelişatın ne şekilde olduğunu gördük. Şeytan'ın insan iradesine nüfuz etmesinden dolayı, insanlar arası çetin bir düşmanlıkla, savaşlarla, zulümlerle dünya, daha bir çok gayri insani hallerle bugünlere şekillenerek gelmiştir. Bu şekil, daha doğmamış insanların düşman edinebildiği şekildir. Henüz doğmadan görülmesi halinde kimsenin gelmek istemeyeceği bir dünya şekli oluşmuştur.

Şu anda parmakların tetikte nöbet bekleyişi, dünya'nın şeytanlı oluşuna belgedir. Peki yeryüzüne düşman olarak inme söylemi, yeryüzünden çıkarkende geçerlimi? O söylem, iniş için söylenmiş ise, çıkış için söylenmemiş demektir. Demekki düşman olarak indiysek, dost olarak çıkabiliriz. Şeytan'ın hükmü sadece içerde geçerli ise, dışarda kimseyi hükmü altına alamaz demektir. Şeytani hüküm altında olmayan kimsedende düşmanlık olmayacağına göre, ortam sadece dostluğa kalır. İçerde şeytan'ın düşmanlığına karşı mücadele dostluğu olurken, dışarıda da zorlu koşullara karşı mücadele dostluğu olacaktır. İçerde şeytan, dışarda zorlu koşul, her ikiside insanlar arası yardımlaşmayı gerektiren sebeplerdir.

YARDIMLAŞMA KAVRAMI, İNSANI İNSAN YAPAN İNSANİ YOLLARDAN BİR TANESİDİR. KAİNAT İÇİNDE İNSAN, YARDIMLAŞMA İLE İNSAN OLUR. Çünkü, kainatın insan için olan zenginliği, insanın bu zenginlik için birbiri ile çatışmasını aptalca kılacak kadar devasadır. O yüzden dünya'ya özgü olan çatışma gerekçeleri, dünya dışında geçersiz olacak. Dünya dışındaki daha zor koşullardan dolayı mutluluk anlayışı çalışmaktan ibaret olacağı için, dünyadaki çalışmada olduğu gibi çalışmaktan kurtulmak için çalışma anlıyışı olmayacak. Çalışmak için çalışmak olacaktır.

Kainat içinde ilerleme yolunun uzunluğu her zaman çalışmayı gerektireceğinden, herkese yetecek kadar mutluluk kaynağı olan çalışma işleri olacaktır.

ALLAH ın yeryüzündeki eserlerini temaşa etmek suretiyle ona olan bağlılık, kainattaki eserleri temaşa etmek ile daha da pekişip sürecektir. Kainat, sahip olduğu özellikleriyle, insan'ın merak ve sonsuzluk arzusundan dolayı insanı cezb etmektedir.

DÜNYADA İNANILMAZLARIN MÜMKÜNATLIKLARI GÖRÜLDÜĞÜ İÇİN, BU GÖRÜŞ BİZE, DÜNYA DIŞINDA DA İNANILMAZLARIN MÜMKÜNATLIĞINA DAİR KANAAT VERMEYE SEBEP OLMAKTADIR. Bu cihazın binlerce yıl öncesinin inanılmazı olduğuna benzer olarak, bir gün ışınlamanında mümkünatı görülebilir. Işınlama ile kainat içi seyahat mümkünatlığı olabilir. Her mümkünat, çalışmaya dayalı olarak sistematik ve nanometrik ilerleyişle ortaya çıkmıştır.

ALLAH kendisi için kolay olanı, insana çalışması sebebiyle nasip eder. Yani kader kapılarının ardındaki hayırlı kapılara açılan kapılara yönelmede bizlere ilhamla yardım eder. Bundan dolayı lisanı hal duası olan 'çalışma' ile amaçlara ulaşmak, insana özgü ayrıcalıklı bir nimet olmuştur.

YARDIM, HİÇ BİR İCRAAT'TE BULUNMAYANA DEĞİL, BULUNANA YÖNELİK OLDUĞU İÇİN, BİZDE YOLUMUZU EL BİRLİĞİ İLE YAPMAYA ÇALIŞALIMALIYIZKİ, ALLAH IN YARDIMINA MÜSTEHAK OLABİLELİM. Yol, insanım olan herkesin yolu olacaktır. Bugün marsta robot vasıtasıyla bilinç olarak bulunmaktayız. Bu bulunuş, konusunun yeni doğmuş bebeklik dönemidir. Her doğuşun gelişimi olduğuna göre, bu doğuşunda gelişimine inanıp bunun için gıda'i vaziyetlerde bulunabiliriz. Gıda'i vaziyet demek, fazlalık enerjilerimizi uzay için harcamak demektir. Bu şekilde, dünya için yaşanan düşmanlıklar anlamını yitirecektir. Karıncalar, buğday ambarını görünce, bir kaç taneyi kapışmanın anlamzılığına varır misali.

DÜNYA DIŞINDA TUTUNMA BECERİSİNİ GELİŞTİRMEYE YÖNELMEK, İNSANLIĞIN YENİ BİR YOL BAŞLANGICI OLACAKTIR. Sonraki nesillerin ataları oluş bilincinde ve sorumluluğunda olabilirsek, bu bilinç ve sorumluluk, bizlere doğruyu bulmaya yönelik olarak önemli bir kılavuz olacaktır. Tavuğun analık iç güdüsü ona neyi nasıl yapması gerektiğini gösterdiği gibi, sonraki nesillere yönelik vebal payımızın olacağına dair farkındalığımız da bizlere, neyi nasıl yapmamız gerektiğini gösterecektir.

Atalarımız olmuşlardan birbirimize karşı tetikte olmayı devr aldıysak bunu, ataları olacaklarımıza devretmemeyi tercih edebiliriz. Uzaya çıkış olayı, böyle bir tercihte bulunabilmek için fırsattır. Kader içinde tercih edilecek seçenekler bolluğu vardır.

İNSAN YOLU

İnsan yolu, dünya dışına asfalt yolu misali rahatça gidip gelmemizi sağlayacak bir yol olacaktır. Böyle bir yolu tüm insanların katkısı olacak şekilde inşa etmeliyizki, hem herkesin bu yolu kullanma hakkı olsun, hemde bu ortak haktan dolayı tüm insalığın barışına ve huzuruna vesile olacak bir yol olsun. Yolun herkesin ortak malı olması, yol'a karşı herhangi şeytani bir kıskançlık duygusunun olşumunu engellemeye dönük faydası olacaktır. Kullanım kural ve şartlarıda trafik kuralları gibi ortak bir yasa olarak belirlendiğinde, kullanım ve paylaşımda doğabilecek sıkıntılar önceden çözüme kavuşmuş olacak.

YOL NASIL OLACAK?

Öncelikle, geçmiş zaman imkanları ile üçgen şeklindeki piramitleri ve sekiz bin küsür kilometrelik kale duvarını ilham kaynağı yapacağız. Buna binaen bizde dünya dışına çıkacak olan yolu inşa edeceğiz. Bu yol, bir boru gibi yerden yukarıya doğru uzanacak. Birbirine takılacak olan her bir halkası, birer dron gibi kendi ağırlığını kendisi taşıyacak. Uçan halkalar üst üstte dizildiğinde, yukarıya doğru boru oluşacak. Her halkanın yüksekliğini şimdilik üç metre, çapınıda on sekiz metre olmasını var sayalım. Çapın üç metresini kabin olarak uçuş tertibatına ayırırsak, geçiş için on beş metre boşluk kalacaktır. Malzeme taşıyabilmek için iç genişlik yeterli olmazsa ona göre her şekilde değişim olabilir.

Roket, pervane ve balon gibi kaç çeşit uçmak için metod varsa her bir halkada hepsi bulunacak. Yolun uzunluğu, yerçekiminin bittiği noktaya kadar olacak. Halkalar, her çeşit atmosfer tabakası için ayrı ayrı mukavemeye sahip olacaklar.

Halkaların enerji kaynakları, yerden elektrik hattı, yakıt hattı ve güneş enerjisi şeklinde olacak. Uygun havalarda uzun kollara bağlı balonlar uçuşu sağlayacak. Rüzgarlı havalarda uçak motorları devreye girecek. Yandan esmeli fırtınalara karşı oynar döner vaziyetli roketler, fırtınanın tersi istikametinde fırtınanın esme gücüne denk şekilde çalışıp borunun bükülmesini önleyecekler. Bu sistem, bilgisayarlara bağlı otomatikmende olur, kabinlerde bulunacak müretebatlarla da olur. Her kabinde yedek roketler ve motorlar bulunacak, bozulan yada ömrü bitmek üzere olanlar takmatik şekilde hızlıca değişecekler. Boru, hava basıncına karşı ezilmeyecek şekilde mukavemeli şekilde olursa, iç havası alınır ve içinden süzülerek yukarı çıkma olanağı olur. Olmasza, aktarmalı asansörler, ray vb. Değişik sistemlerle iniş çıkış sağlanır. Yapım işi başladığında, mühendislik fikirler birbirini doğura doğura önceden akıl'a gelmemiş yöntemler ortaya çıkacaklar.

Asıl mesele, boruyu yüzyıllarca ayakta tutabilecek şekilde tükenmez enerji kaynağına olacak olan ihtiyaçtır. Her bir halka, maruz kalacağı yerçekimi gücüne göre daimi şekilde enerji tüketecektir. Boruya başlamadan önce bu kaynaklar tüm dünyaca temin edilip garantisi sağlanmalıdır. Gerekirse YERYÜZÜNDEKİ TÜM YAKITLI ARABALAR ELEKTİRİKLİYE ÇEVRİLEREK, PETROL SADECE BORU İÇİN KAYNAK OLARAK AYRI TUTULABİLİR. Ayrıca sadece boruya özel  her şekildeki elektrik üretimide olmalıdır. Gerekirse sadece zay araçlarına ayrılabilir. Devasa uzay gemileri inşa edildiği zaman, bu gemiler ham yaşam alanı hemde seyahat aracı olarak kullanılabilir. Yol boru sadece elektrikle ayakta tutulabilir Şu anda teknik konuların detaylarına girmek için henüz çok erkendir. İşin teknik konuları için mühendisler meclisi kurulup her adım için en makbul görülecek olan kararın ortakça istişareden geçilecek şekilde yürürlüğe koyulması, ilerleyişin sağlıklı olması adına mühim olacaktır. Bunun için atomu parçalayan cern örneğine sahibiz. Bu örneği ayrıca ilham kaynağı olarak kullanabiliriz.

BİLİMDE İNSANLIK İÇİN POZİTİF SONUÇLARA ULAŞMANIN YOLU, SEVGİ VE AMAÇ BİRLİĞİNDEN GEÇER. Bu yüzden insalık yolu, pozitif bilime ön ayak olabilir. Merkezi bir ortak nokta olarak düşmanlıkları anlamsızlaştırmaya katkı verebilir. Bu şekilde önem olarak sadece bir yol olmaktan çıkmış olur.

YOL FAALİYETE GEÇTİKTEN SONRA, atmosfer dışına gidiş geliş bir şehirden diğerine gitmek gibi kolaylaşır ve ay'da yerleşim yerleri olabilecektir. Dünyadaki binalarda olan yaşam için hava dışında diğer tüm yaşam malzemesi taşımaya dayalı olduğuna göre, dünya'dan ay'a ve marsa olacak olan ulaşımının kolaylaşması halinde, ay ve mars bina, dünya ise çarşı hükmünde olacaktır. Yol borusu içinden su ve hava hortumlarıda geçebilir.

AY VE MARSTA YAŞAM ALANLARI KURMAK, DÜNYA'NIN İNSAN BARINDIRMA KAPASİTESİNE OLAN YÜKÜNE ALTERNATİF BİR ÇÜZÜM OLACAKTIR. Bu çözüm, sadece fiziki anlamda değil, anlayış ve bakış açıları olarak da kainatın insan meyvesinin olgunlaşmasına katkısı olacaktır. Dünya'dan çıkacak olan malzemelerin dünya'nın geri dönüşümlü devri daim döngüsünü etkilemeyecek şekilde ölçüler belirlenebilir. Malzeme üretimi oralarda da gerçekleşene kadar dünyadan olan teminatlar lazımlık ölçülerde devam edecektir.

Kendine özgü sınırları dışına çıkıp oralara tutunabilme kabiliyeti geliştirebilen insan, daha nice çelitli yollar yapmaya dönük olmaya devam edecektir. DEĞİŞİM ÜÇ BOYUTLUDUR. DURMAK, GERİLEMEK YADA İLERLEMEK. Evrenin genişlemesi, insana ilerlemesi için alan açma anlamına denk gelmektedir. İnsan, olumsuzluklara rağmen bugüne kadar pozitif olarak da ilerlediyse, bugünden sonrada bu ilerleyişine devam edebilir. Kainat, bu devama karşı alan yetersizliğine sahip değildir. Yeterki insan, ilerleyebilme marifetine sahip olabilsin. KAİNAT İÇİNDEKİ İLERLEYİŞTE RUHANİ HAZ VARDIR. RUH'UN GİDEBİLDİĞİ YERLERE BEDENİDE GÖTÜRMESİ DEMEK, NEFİSİN ALLAH A TESLİMİYET DERECESİNİN YÜKSELMESİ DEMEK OLACAKTIR.  Ruh'un haz'ı, nefis ile birlikte gerçekleşecek olan uzay turizmi vasıtasıyla nefis ALLAH ın güç, kuvvet ve azametini göre göre teslimiyetini pekiştirebilecektir. Nefis, dünyada şahit olduğu ilahi eserleri gözünde sıradanlaştırdığı için, teslimiyetine ve kulluğuna halel gelebilmektedir. Bu açıdan baktığımızda, ilereyiş ve temaşanın mühim bir okuma ibadeti olduğu gözükmektedir.

ALLAH zoraki olarak teslim almayı değil, kendisinin bilinmesi yeterliliği ile sevilerek teslim olanı sever. Bu ibadet türü de nefisin, ALLAH ı azamat ve hikmetleriyle bilip idrak ederek sevgi ile teslim olmasına yol açtığı için,  ALLAH ın azametini daha çok temaşa etmeye hizmet edecek olan bu ilerleyiş adına talep edilmesi durumunda kabiliyet, imkan ve ilham temini gerçekleşecektir.

ÇALIŞIP MÜCADELE ETMEK, TALEP İÇİN EN SAMİMİ VE İÇTEN DUA'DIR. Gıdasal temaşa içerikli ruh ile nefis birlikteliğiye (insan'nın) gerçekleşecek olan dünya dışı yerleşim alanları ve turizmi vastısayla yükselecek olan teslimiyet derecesi için çalışma duasıyla ilham ve imkan talebinde bulunarak ilerleme olacaktır. Bundan dolayı TÜM İNSANLIĞIN ORTAK ŞEKİLDE EL BİRLİĞİ İLE ÇALIŞMASI, DUALARIN EN BÜYÜK'Ü OLACAKTIR. Büyük dua büyük talep demek, büyük talep büyük ilerleyiş demek, büyük ilerleyiş büyük teslimiyet demek, büyük teslimiyet, ALLAH ın insanı yaratma maksadının yerini bulması demek olacaktır.

Temaşa ruh'un gıdasıdır. Ruh bu gıda ile nereden neden geldiğini ve nereye neden gideceğini bir tür şahitlik şeklinde idrak etmek suretiyle nefis'e uymayı değil, nefis'i kendisine uydurması gerektiğine dair farkındalık kazanır.

Gezegenlere açılma gerekçemizi bu şekilde anladıktan sonra, başlangıç için şu anda bulunduğumuz imkan ve koşullar itibarı ile neler yapmamız gerektiğine bakalım.

Şu anki bilgi, imkan, anlama ve hayal kapasitemize göre, atmosfer dışına kadar uzanacak boru/hortum tarzında bir yol tasarımı üzerine çalışma yapabilecek aşamadayız. Gelişimin bizi getirdiği nokta budur.

MEVCUT UZAY ÇALIŞMALARINDA BÜTÜN DÜNYA ORTAKLIĞINA DAYALI BİR BOYUT YOKTUR. Bu yokluk, yeryüzünün gayri insani vaziyetlerinin dünya dışına taşınıp orada devam etmesine sebep olmaya açıktır. Savaş kavramı dünya'ya özgü olarak kalmalıdır. Bunun yerine uzayda zorluklara karşı birlikte çalışma ve mücadele olacaktır. Zorlu koşul, düşman kavramı yerine,  birlikte çalışmak ise savaş kavramı yerine geçecektir.

DÜNYA YAŞAMI'NIN ZORLU KOŞULLARI, BİZLERİ AYIRŞTIRIP ÇATIŞTIRMIŞTIR.

BUNDAN İBRET VE DERSLER ÇIKARIP BU DERSLER YARDIMIYLA DÜNYA DIŞINDAKİ ZORLU KOŞULLARA KARŞI ÇALIŞMA BİRLİKTELİĞİ OLABİLİR.

Dünya'nın inanç, ekolojik ve sosyal dengesinin sağlığı adına yerleşim ve sanayi'nin önemli bir bölümü için dünya dışına taşınıp oraları kullanabilirsek, dünya ve insanlık için tarihin en önemli işlerinden birini gerçekleştirmiş olacağız.

Uçan halkaları üst üste dizmekle oluşacak  olan yolumuz, genel olarak elektrik ile besleneceği için, dünya dışına en yoğun gidiş gelişi sağlaması açısından ucuz maliyetli olacaktır.

Bugün dünyadaki zaruri ihtiyaç dışı fazlalıklarına harcanan enerjilerin toplamı, belkide binlerce yolu binlerce yıl ayakta tutabilecek miktardadır. Ev zaruri bir ihtiyaç iken, evdeki süsleme kartonpiyeri vb.  zaruret dışı ihtiyaç fazlalıklar, zaruret için harcanan enerjiyle hemen hemen aynı oranda olabiliyor. Dünya dışına taşınma işi gerçeğe döndükçe, luzümsüz işlerde harcanan enerjilerin rotası da dünya dışına yönelip oralarda insanlık için daha anlamlı işlerde kullanılabilirler. Dünya durdukça, enerjiyle ayakta duran yolu da durmaya devam edecektir. Dahası bu yol, enerji ile işleyen insan şehirleri'nin enerjisizlikten yok olmayıp enerji ile daha da geliştiği gibi İnsan'nın bu uçan yolu'da gelişim gösterebilecetir.

UÇAN YOL

UÇMAK İLE YÜZMEK ARASINDA FARK VARDIR. İNSAN VE DİĞER CANLILARIN DENİZDE YAPTIĞI YÜZMEK DEĞİL, UÇMAKTIR. Su'da yada hava'da herhangi bir şey, şayet hiç bir enerji sarf etmeden yerden kopuk şekilde yukarıda durup süzülebiliyorsa, bunun adı yüzmek olur. Hava ya yada suya enerji kullanarak çeşitli yöntemlerle tırmanıp durmaya yada ilerlemeye de uçmak denir. Bir tahta parçası suda yüzer. Bir balık ise suda uçar. YUKARIDA DURABİLMEK İÇİN ENERJİ HARCANIRSA BU UÇMAK OLUR. HİÇ BİR ENERJİ KULLANMADAN YIKARIDA DURABİLMEYE DE YÜZMEK DENİR.

Bizim boruyu oluşturan halkalarımız parmak yüzüğüne benzemelerinden dolayı onlara yüzük deriz. Onların vaziyeti yüzmek değil uçmaktır. Çünkü onlar da yukarda tutunum için kuşlar ve diğer uçaklar gibi enerji harcarlar. O yüzden boru yüzükleri yüzme anlamındaki yüzükler değillerdir.

Asıl yüzükler, evrende dünya dahil desteksiz yüzen herşeydir. Bütün bu YÜZÜKLERİN EFENDİSİ ALLAH TIR.

Not: Sayın okur, şimdilik kurgusal ve çılgın proje gibi görünen bu hayalin gerçekleşebilmesi için senin yaklaşım biçimin çok değerlidir. Ne şekilde yaklaşım gösterirsen, bu hayalin o şekilde oluşmasına katkıda bulumuş olursun. Çünkü bu proje evrensel olduğu için, herkesten gelecek olan yaklaşım biçimleri birer katkı biçimi olarak gerçekleşme yada gerçekleşmeme yönünde rolleri olacaktır.

Yaklaşım biçimleri, projenin sadece hayalde kalmasınada sebep olabilir. Bunun için evet hayır anketide gerekebilir.

EĞERKİ BU PROJE HAYALDE KALACAK OLURSA, BUNUN FİLMİNİ YİNE GENEL KATKILARLA YAPABİLİRİZ.. Filim'in, bu hayali gelecek nesillere taşıma açısından önemli rolü olacaktır. Dünya'nın şu anki durumunu aşan bir proje ise, gelecekte oluşacak olan ortam koşulları ve imkanları buna el verebilirler.

ŞU ANDA, OLAMAYACAĞINDAN EMİN OLSAK BİLE, YİNEDE BİR ŞEKİLDE BU İŞE BAŞLAMAK, İNSANLIK İÇİN FAYDALI BİR PSİKOLOJİK YAPI'NIN ORTAYA ÇIKMASINA SEBEP OLABİLİR. Belki maddi gideri olur ama, manevi gelirleri olacaktır.

YAŞAMSAL KALBİ HEYECANIMIZI, BAŞKASINI ALT EDEBİLME OLANKALRINDAN DEĞİL, İNSANİ BOYUTU OLAN BÖYLE BİR ÇALIŞMADAN TEMİN EDERSEK, GAYRİ İNSANİ HAZ'LARA YER BIRAKMAMIŞ OLURUZ.

Not 2: yüzüklerin efendisi deyimi, halkaların yüzüğe benzemesinden ve hayal akışı'nın en tepe halka'ya ulaşmasından doğmadır. Rekabet güdüsü evrensel anlayışta bulunmaz. Benzerlikler, her zaman olabilen olasılıklardandırlar. Kapsamlı hayal kurma özelliğine sahip olanlar, birbirlerinden haberli yada habersiz olarak aynı yol üzerinde bulunabilirler. hayallere engel olucu prangalar oluşturup onlara takılmak suretiyle enerji harcamak, israftır. HAYALSİZ İNSAN YOKTUR. ARADA ÇAP FARKI VARDIR. EN KÜÇÜK ÇAPLI OLAN,. ANLIK İHTİYAÇLAR BAZINDA ANLIK HAYAL KURAR. BİR GÜNLÜK YARINI BİLE DÜŞÜNMEZ. Bir saat sonrasını düşünmekde hayaldir, bin yıl sonrasını düşünmekde hayaldir. İnsanlık, geçmiş ve gelecek tüm tarihi ile ele alındığında, bin yıllık tarihin bir saatlik tarihle aynı şekilde algınlandığı görülecektir.

BİZLER, UZAYIN İÇİNDEKİ UZAYLILARIZ. BAŞKA GEZEGENLERDEN BAŞKASI GELİRSE ONA UZAYLI DEĞİL, UZAKLI DEMEK DAHA YERİNDE OLACAKTIR. UZAKTAKİ İLE UZAYDAŞLIK BAĞIMIZ VARDIR. Hakikat böyledir.

Uzayın sonsuzluğu, içindeki biz uzaylılara daima öne bakıp ilerlemeyi sunmaktadır. Bu sunumun verdiği güdü ile daha önceki imkan ve bilgimizle binlerce kilometrelik (çin seddi) duvar yaptık. Yüzeysellikte savunma kalesi olarak bilinsede, derinlikteki temel neden bu değildir. Asıl nedeni duvarı yapanlarım kendileride çözmemiş olabilirler. Savunma dürtüsü işi başlatmış olsada, sonsuzluğa doğru ilerleme güdüsün'ün hazzı, bu işi devr almıştır. Duvar yapıldıkça ondan yaşamsal heyecan gıdası temin edilmiştir. Duvarın yapımı, savunma adı altında kültürel bir yaşam biçimi haline gelmiştir. Yaptıkça ortaya çıkan görüntüden duyulan heyecan, devam için tekrar istek enerjisine dönüşmüştür. Duvarla olan bu psikolojik alışveriş, duygusal bir devri daim olarak sürmüştür.

Bu olay, yaklaşık otuz yıl önce yazıp daha sonra bir şiirde kullandığım bir sözü hatırlattı. Şöyle: YORULMAZ ÜSTÜNDE UÇAN KUŞ DENİZE HAYRAN KALDIKÇA içeriği de şöyle: kuşun denize olan hayranlığı, ona sevinç vermektedir. Bu sevinç kuş'ta enerjiye dönüşür. Kuş bu enerji ile uçmaya devam eder. Yani hayranlık sürdükçe, ondan alınan enerji ile uçuş da sürecektir.

ŞU ANDA BU YAZI DA AYNI ETKEN İLE YAZILMAKTA. Yazıdan enerji almak, alınan enerji ile tekrar yazmak... demekki ilerleyiş güdüsünü şu anda yazı ile yaşıyorum.

Eğerki, yerden atmosfer dışına uzanacak yol çalışması olurda bende bu çalışmaya katılırsam, yazı ile yaşadığım ilerleyiş hazzı, o çalışmaya geçip orada devam edebilir. Teknik kişilerce onaylanmış teknik yönüm vardır. Bu yönde projeler üzerinde çalışmışlığımda vardır. An itibarı ile bahsi geçen yol için bir kaç mühendis kafalı kişilerden başka bir şey lazım değildir. Varsa bu tarz kişiler, dünya'nın neresinde olurlarsa olsunlar, buluşup İlerleyiş şekillerimizi İNSAN YOLU şeklinde birleştirip birlikte ilerlemeye devam edebiliriz.

Not 3: bu son cümlelerdeki "ben" eksenli yazı, ben'nin yerine henüz başka bir tanım olmadığındandır. Normalde "biz" olması gerekir fakat, tanımsızlıktan kast edilen şekilde tam olarak anlam çıkmayacağı için "ben" kullanılmıştır.

Yazılan her söz, 'biz' gerçeğinden kaynaklıdır. Söz, bu akıl gönül ve eller ile yazıldıysa aslen olarak yazı, bütünsel çevreden edinilen öğrenim, etki ve imkanlarla yazıldığı için, yazı'nın ortaya çıkış sebrlerinde "biz" denilen birbiriyle bağlantılı toplum gerçeği vardır. O yüzden, "yazdığım bir söz" demek yerine, "yazılan bir söz" demek gerekir. Bu şekilde aslına uygunca yazıldığı vakit, şu anki anlayış itibarı ile büyük çoğunlukta "kim" sorusu kafaları meşgul edeceğinden 'ben' kullanımı haalen lazımdır. Herşey birbiri ile bağlantılı olduğundan temel kimlik ben değil, biz'dir. 'Ben' sadece bir adres tanımıdır. Ben kimliğine sahip tek varlık ALLAH tır. O yüzden ben deyimini bencillik tatminini içerecek şekilde ve anlamında kullanmak, sorunlara yol açmaktan başka bir işe yaramaz.

Makinanın yaptığı, makinayı yapanın yaptığıdır. Kişi bir eşya ile neler yaparsa yapsın, o eşya ile tüm yapılabilenler eşyayı yapanın eseridir. Eşyayı yapan, eşyadan olacak tüm eserlerin sahibidir. Eşya'yı kullanan ise, eşya ile hangi eseri ortaya çıkarma açısından tercih sahibidir. Bıçak, hem ödürücü hemde yaşatıcıdır. Her iki eser bıçağı yapanındır. Kullanıcı'nın hangi eseri tercih etmeside kullanıcınındır. Yani eserler ALLAH ındır. Eserler arası terciler ise insanın dır.

BİZLER, KABİLİYET, YETENEK VE İMKANLARI YAPANLAR DEĞİL, ONLARIN KULLANANICILARIYIZ.

Bu kabiliyet, yetenek ve imkanlarda, cennet ve cehennem yollarına götürücü eserler vardır. Cennet ile cehenneme yönelik hangi eseleri inşa etme tercihi biz imkan kullanıcılarına bırakılmıştır. Önümüzde, ALLAH a ait olarak, inşa etmeye müsait olup görünürlükte olmayan eserler bulunmaktadırlar. Eserlerin sahibi ALLAH olduğuna ve ALLAH için herşey kolay olduğuna göre, eserler arasında dünya dışına gidiş geliş yollarının mümkünatlığıda vardır muhakak. Bu gidiş geliş yolunu tercih etme önerisi tüm dünya'ya sunulur.

BU YOL ÇALIŞMASININ HEM ÖZÜNE HEMDE FİLMİNE BİR AN ÖNCE BAŞLAMAK, İŞİN DOĞRUSU OLACAĞA BENZİYOR. Eğerki; bu yolu daimi şekilde ayakta tutacak enerji için teredüt olursa, şöyle düşünelim: on milyonlarca kişilik şehirler, daimi şekilde elektrikten, yakıtan, yiyecekten, giyecekten be inşaat'a kadar çok çeşitli enerji tüketiyorlar. Bu şehirler yüzlerce ve binlerce yıl enerji harcamak suretiyle ayakta kalabiliyorlar. İNSAN YOLU'NUN, BİRKAÇ BÜYÜK ŞEHİR KADAR ENERJİ HARCAYACAĞI ŞEKİLDE HESAP EDELİM. BÜTÜN DÜNYA'NIN ORTAK OLACAĞI BÖYLE BİR PROJE İÇİN BU MİKTAR ENERJİ ÇOK OLMAZSA GEREK. İnsan yolu'na harcanacak enetji, dünyadaki tüm büyük şehirlerin hergün harcadığı toplam enerjinin yanıda bozuk para gibi kalır. Belikide hava'nın uçaksız kaldığı bir saniye bile yoktur. Hava her daim uçaklarla dolu olduğuna göre, her daim havada kalacak uçan yol projesi imkansız bir proje değildir. Uçaklar inme ile dinleniyorlarsa, uçan yolun motorlarıda sırayla  nöbetleşerek dinlenecekler.

YOL, EN YÜKSEK GÜVENLİK SEVİYESİNE ÇIKARILACAK. Her bir halka, parçalar halinde önce birbirine sonrada diğer halkalara kilitlenecek şekikde olabilir.

Öncelikle 133 bin küsür olması gereken haklardan bir kaç yüz tanesi üretildikten sonra, en kötü ihtimalli testlerden geçirilecekler. Uçarak kenetlenme zorlaştığında halkalar, parçalar halinde borudan yukarıya doğru geçerek üstte çıkıp yerlerini ala ala yukarıya doğru monteleme dizilimi gerçekleşecektir. Yerini alan her halka, kendi ağırlığını taşımak üzere çalışmaya başlayacak.

Türbülans giderici sistemler geliştirilecek. Düşme testinde halkalar parçalara ayrılıp her bir parça paraşüt ve yedek motorlarla iniş'e geçecebilekler. Yol, buna benzer daha bir çok testler ile güven verecektir. Toprağın, yerden metrelerce yükseğe ince bitkiler ve ağaçlar çıkarabilidiği gibi insanlık, yerden yerçekimsiz alana kadar bitkisini yükseltecektir.

Bu halka şekilndeki uçaklardan oluşacak olan yol, mevcut uçaklara göre çok daha güvenli olacak. ŞU ANDA MEVCUT UÇAKLARLA BİR ŞEHİRLİK NÜFUS, DAİMİ ŞEKİLDE HAVADA YAŞAMAKTADIR. İnsan yolu'nun biribiriyle kenetlenecek olan halka şeklindeki uçaklarıda, mevcut uçaklar gibi daimi şekilde havada tüm insanlığa hizmet için görev yapacaklar. Bozulacak yada ömrü dolacak olan parçalar için dünya'nın ortak fabrikaları süreklice çalışacaklar. Bu çalışmalar aynı zamanda boru'ya yeni özellikler kazandırma yönünde de olacaklar. ŞİMDİYE KADAR ÇOK SAVAŞAN İNSANLIK, BUNDAN SONRA ÇOK ÇALIŞACAK. Her şeyde olduğu gibi barış da bedelsiz değildir, savaş için çok çalışma olduğuna göre, barış için de çok çalışma olacak.

Çin seddi, geçmişin savaş dünyasına sembol olmuştur. Bu yol ise, geleceğin barış dünyasına sembol olacak.

"Ne olursan ol yine gel" sözüne binaen, ne olursak olalım, insan yolu için samimi ve istekli şekilde sağlıklı bir yol yapımında bulunmak dileğiyle diyelim... 20-22 yıl önce böyle bir dünya'ya yönelik arzu, duygu, dilek ve düşünceden oluşan noter tasdikli kafiyeli sözler ile bu makaleyi noktalamak üzere yolumuz,  hayırlı ve uğurlu olsun. Amin

FANİ DÜNYA

Hani fani dünya hani

Kaçık saçıktır alemi

Hep dönüyor hep aleni

Durmak bilmez bir deli mi

Durmak bilmez bir deli mi

Hep dönüyor hep dönecek

Ne zamana dek sürecek

Kim kalacak kim gidecek

Gökte güneş mi sönecek

Bu meçhulü kim bilecek

Ben sevdim böyle dünya'yı

Ne yolu var nede rayı

Çık feza'ya gör derya'yı

Çok yıldızı var tektir ayı

Çok yıldızı var tektir ayı

Yoksa bir yerde mehamet

Çoksa o yerde alamet

Tükenirse mukavemet

Kopar bir anda kıyamet

Kopar bir anda kıyamet

HA BURDAYIZ HA ÇİNDEYİZ

BİR SARAYDIR İÇİNDEYİZ

ÇEŞİT ÇEŞİT BİÇİMDEYİZ

DOĞRUYA DOĞRU GEÇİMDEYİZ

BİN YILDA BİR SEÇİMDEYİZ




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —