NEZİR ÇELİK YAZIYOR
Sevgili Okuyucular öncellikle bunu belirtmeliyim ki. Yetkili ve etkili kişiler her zaman eleştiriye açık olmak zorundadır. Eğer eleştiriye açık olunmazsa bir arpa boyu yol alınamaz.
Örneğin. Doğu Beyazıt’a 10 aylığına bir kaymakam geldi, öyle garip uygulamalar yaptı ki hiçbir YETKİLİ VE ETKİLİNİN gıkı bile çıkmadı. Yapılan uygulamaların çoğu da siyasetçilerin gözü önünde ve bilgisi dahilinde gerçekleşti.
Doğubayazıt’ta halk tarafından istenilmeyen ve Çanakkale Eceabat’a gönderilen Kaymakam sadece 10 ay barınabildi.
Demokrasi mekanizmalarının dört dörtlük işlediği yönetim anlayışlarında halk, devlet ve basın arasındaki diyaloglar öne çıkıyor. Bunlar arasında kopukluk olursa ne demokrasi mekanizmaları işler, ne de şeffaf yönetim anlayışı sergilenir.
Basın bir yerde halk ile devlet arasında da köprü görevi üstleniyor. Bu görevi ifa etmek için hem halkın basına, hem de devletin basına yardımcı olması gerekir. Ancak basın mensuplarının da bu görevi sadece ve sadece kamuoyu yararına yapması esastır.
Basın mensupları gazeteci kimliği ile hem devlet yetkilileri ile hem de halk ile sürekli irtibat içerisinde olabilir. Eğer devlet yetkilileri basın mensupları ile görüşmekten sakınıyorsa, bazı kuşku ve endişeler ister istemez belirginleşmeye başlar. İnsan bu durum karşısında acaba demekten kendini alamıyor. Siz dilediğiniz kadar aksini iddia edin, o acaba bir türlü yok olmak bilmez.
Devlet kapıları halka açık olmalıdır. Çünkü devletin asli görevi halka hizmettir. Devlet, bir birey, bir kurum, bir aile değil. Hepimiz devletin bir parçasıyız. Hepimiz devlet adına farklı görevler yürütüyoruz. Oysa bizim söylemek istediğimizde budur. Devlet adına herhangi bir makamda, bir mevkide biri bir görev yürütüyorsa şeffaf olmak zorundadır. Şeffaf olmak ayrı bir şeydir, şeffaf görünmek ayrı. Biz görüntü istemiyoruz, uygulamadan söz ediyoruz.
Devlet kapıları gerektiğinde kapatılır. Ancak bu durum olağanüstü durumlarda olur. Öyle ne zaman canın istedi ise kapalı kapılar arkasına geçelim yok. Ülkenin birliği, bütünlüğü gibi hayati önem arz eden durumlarda biz devletin kapıları açık kalsın demiyoruz. Elbette ki, böyle bir durumda kapatılan kapının ülkenin selameti için daha iyi olacağı kanısındayız. Halkın bilmesi gereken durumlarda devlet yetkilileri, basın yolu ile bunu kamuoyuna duyurur. Bu tahlilimiz olağanüstü durumlar için geçerlidir.
Normal süreçte ise devletin hizmet kapıları günün 24 saati, yılın 365 günü basına da, halka da şeffaf olduğunu göstermek adına ardına kadar açık tutulmalıdır. Bu işin takdir hakkı yoktur.
Hele basın mensupları için bunun aksinin mevzu bahis olmaması gerekir. Ne demek, devletin herhangi bir kademesinde görevini ifa eden birinin basın mensubu ile görüşmemesi. Basın mensubu kişisel meseleleri için görüşme talep etmiyorsa, devletin tüm organları kamuoyu adına basın mensupları ile görüşmek zorundadır. Eleştiriye açık olmak zorundadır. Şeffaflığın bedeli ne ise ödemek zorundadır.
Halkın bilmesi gereken konuları devlet organları halka aktarmak zorunda ise, bunu da en iyi basın yolu ile yapabilir. Yeri geldiği zaman da halka bir süre beklemesi gerektiğini yine devlet organları aktarmalıdır. Bir toplumda herkesin aynı düşüncede olduğunu söylemek mümkün değildir. Elbette ki, bazılarının farklı düşünceleri, bazılarının ilaveleri olacaktır. Toplum dediğin de farklılıklarla renklenendir.
Geriye dönüp baktığımızda halk ile kopukluk içerisinde olanların başarısız olduğunu görüyoruz. Basın ile cebelleşenlerin de aynı sistem ile yok oldukları aşikardır. Halkın güvenebileceği, inanabileceği yönetim anlayışlarının her yerde tekerrür etmesi gerekir. Eğer en ufak bir endişede halka tatminkar açıklamalar yapılmaz ise, geçmişteki güvenilirliğin bir anlamı kalmaz. Devlet adına görev ifa edenlerin yaptıklarına bir göz atması gerekir. Toplumda konuşulanlara kulak asması gerekir. Endişesi olanlara dertlerini anlatmaları gerekir.
Bu belli bir kurumu, kişiyi hedef alan bir yazı değil. Halk, devlet ve basın arasında ilişkilerin daha güzel, daha iyi şartlar altında yaşanılabilir bir ülkeyi arzu etmenin ta kendisidir. Yine de herkes yaptıklarına baksın. Toplumda konuşulanlara dedikodu demeden, hakkındaki söylemlere kulak versin. Belki birilerinin hakkımızda nahoş düşünceleri var. Aksini iddia ediyorsak, vakit kaybetmeden endişesini giderelim…