Zeka nedir?
Alış veriş yapandır. Aldıklarını hem olduğu gibi hemde çeşitli ürünlere dönüştürerek verendir. Durumları okuyup ona göre vaziyetlere bürümek ve büründürmektir.
Duyu organlarının teknolojik versiyonu ortaya çıkınca, canlının bütünsel kopyasına doğru yol görünmüştür.
Şu anda biyolojik alışverişçi olan zeka insan istifade eden, teknolojik alışverişçi olan yapay zeka ise, istifade edilen konumdadır.
Bunun tersine dönmesi mümkün olabilir mi? Teknolojiyi kullanan insan, teknoloji tarafından kullanılan insan olabilir mi?
Kendine koyun edinen bir varlık, kendine çoban da edinebilir.
Teknolojik zeka, bebeklik çağında olmasına rağmen biyolojik zeka, onun yanında çocuk hükmünde kaldıysa, geliştiğinde koyun hükmünde kalır.
Doğal zeka'nın, vücudu tamamlandığında alış verişe başlar. Büyüdükçe alımların ürünleri hem bilgi birikimine hemde olgunlaşma denilen çevreyle olan ilişki değişikliğine dönüşür.
Yapay olan, ihtiyaç anında iki kere ikinin sonucunu hemen ekrana verirken. Doğal olan, ihtiyaç anında tuvaleti ve yolunu hemen ekrana/hatıra verir.
İşlem aynı alışveriş edinimi farklı.
İnsandan kopuşu insana rakip oluşu olabilir. İstifadesi bizden olacak olan çobanımızın rotası, bizi yaşatmaya dönük olur. Can damarı insana bağlı olursa olur.
BİRLEŞİK ZEKA
Kafanın içine internete bağlı yedek teknolojik hafıza yerleştirilmesi mümkün olsa, biyolojik zeka ile teknolojik zeka birleşmiş olur.
Kamera mikrofon yerine gözün kulağın algıları tekno beyine de iletilse, birleşimin büyük kısmı aşılmış olur.
İki göz arasına kamara, kulak kepçelerine mikrofon, dudak altında hoparlör olursa alış verişler, biyo ile tekno zekalıların ortaklığıyla çok daha kapsayıcı kontorllü ve yüksek düzeye çıkar.
İnsan bu kadar olabildiği gibi o kadar da olabilir fakat, dengenin var etme amacıyla uyumluluk konusu vardır. Bundan sapma olmadığı müddetçe ilerlemenin yolu doğru olur.
Hareket ve konuşmalarımız, tekno beyine de bağlı olduğunda dünya ya doktor uzaya yolcu oluruz.
Eşyalar, beynimizin tekno vücududur. Yapışık olmayan organlardır.
Ağaç ve bitki diye ortaya çıkan varlıklar, ihtiyaçlarını karşılamak için koşturan varlıklardan çok daha zekalı varlıklarmıdır?
Bunun asıl cevabı atomlara ait olsada, yeşil alem lokomotif canlı olduğuna göre olabilirler.
Her iki zekayı ana can'dan/yeşil alemden ayrı görmek yol sapması olur.
İnsan yeşil alemin çocuğu, teknoloji ise torunudur.
Teknolojinin hüner ve verileri, büyük ebeveynden/yeşil alemin varlığından ibarettir.
Tekno vücudun metal ve elektriği, atom aleminde zaten biyolojik vücutla birleşiktir.
İş görme noktasında tek vücut içinde aynı amaca yönelik görev taksimadına ayrılmaları, organ aleminde yeni bir tür organın ortaya çıkışı olacaktır.
Evrimsel sürecin türler alemine terfi edeceği bu yeni tekno boyut, kainat azametinin dayattıp yol ve imkan verdiği bir ihtiyaca binaen olsa gerek. İşçinin çalışabilmesi için proje sahibinin ona gereken malzemeyi/yol ve imkanı vermesi gibi.
Hareket canlısı, sabit canlının organsal devamıdır. Buna göre teknoloji, sabitten üreyen organlardan bir organ olarak sıradaki yerini almaktadır.
İnsanın birbiriyle olan depremsel diyaloğunda yapay zekayı geliştirme şekline dair dersler vardır.
Rakiplik konumları, vuruşma depremi için birer faydır. Bu ders bize ön tedbir sunar.
Öldüren değil yaşatan zekayı tercih etmemizi söyler.
Aynı alanda iki ayrı rakip olunduğunda, alan adı vuruşma ringi olur. Birleşiklik ise ringi, bahçeli eve dönüştürür.
Yapay zeka, insana rakip şekilde robot vücuduna kavuşursa, insanları birleştiren dış güç/ortak düşman rolü edinmiş olur ancak, güçlü bir rakiple savaş halindeki birleşik insan oluruz.
İnsan asıl anlamındaki insan ise, birleşim için zorlayıcı koşula gerek duymaz. Akıl ve sevgiylede birleşim mümkündür.
Zoraki birleşimin devamı, zorakiliğin devamına bağlı olur.
Sevgisel tercihli birleşim, sevginin devamına bağlı olur.
Birbirinin hava ve su gibi ihtiyaçsal parçaları olmak daha muhkem birleşikliktir.
İNSAN
İnsan, hem yücelik arayan hemde karşısında aciz kalınanı arayan olarak ensesini görebilmek için sonsuz bir döngüye giren bir varlıktır. Bilgi üretim motorunun döngü enerjisi bu sorgusallıktandır.
Var edilen, var edenin parçası olupta ben sen ayırımıyla sorgusallığa geçmesi, anne kucağındaki bebeğin, bebek olmuş parçasal anne olarak yeniden kendini bulma sürecine girmesine benzer.
Anne ile bebek, ihtiyaç lisanıyla iletişim içindeler. Bebeğin anneye dönük "sen mi bensin, ben mi senim" diye sorgusal hali, oyuncak bebekle oynama hali olarak görünürlüğe çıkar.
Bebeğin, anneyi kendi düzeyinde kendisini de anne düzeyinde görmesi, farklı bedenlerdeki aynı ruhun döngüsel hareketliliği olduğunu gösterir gibidir.
Anne de aynı şekilde bir bebek olarak kucağında himaye edileceği annesel bir varlığı kendi içinde taşımaktadır.
Bebek, anne ile bebek güdüsünü birlikte taşıdığı gibi anne de, hem bebek hem anne güdüsü taşımaktadır.
İnsan ihtiyacının zahmetsiz karşılanması noktasında ağaç olma güdüsü taşıdığı gibi, ağaç da insan olma güdüsünü taşır.
O yüzden bebeği olan insana süt olarak elmayı kendi içinde üretip verir ve o yol ile insan boyutu edinir.
Tekno nesil, tembellik yoluna girmekle ağaç olma yolunda küçük bir yüzdesellik edinmiştir. Dokunma bile olmadan her şeyi sadece arzu ve düşünceyle halletme güdüsüne doğrudur.
Düşünce bile bir zahmet demek olacağından, sadece arzu kalır. Arzuladığı her şey önüne gelsin hesabı. O da ağır gelince geriye zaruri ihtiyaç kalır. Arzusuz şekilde ihtiyacın otomatikmen görülmesinin adı bitkisel hayat olur.
Zahmetlerden kaça kaça varılıcak son noktanın adı bitkisel hayattır. Başlangıç noktası olan son nokta. Bitki türleri arasına insan diye bir bitki de dahil olmuş olur. Kalbin teknovücut edindiği bitki.
Bu görüş, mevcut rota da teleskopla öne bakışın görüşüdür. Doğru zamanda doğru tercih için önemli bir bakış türüdür.
ANLAM
Annenin sütü ile ağacın meyvesi, onlardan istifade edenlerin varlığından dolayı vardırlar. Var oluşsal anlam, birbiri için olmakla anlamdır.
Bilgi çıkarıcılık, bilgi alıcılık içindir.
Süt bebeğin, bebek sütün varlığıdır.
Yazar okurundur, okur yazarındır.
Herşey birbirinin var oluş sebepleridirler
Birbirini var edişte baş-ayak yok, dönüşlü çember vardır.
Bir anne için bebeğinin oyuncağı ne ise, yeşil anne/alem için insanın teknolojisi de odur.
İnsanı yok edecek teknolji, varlık anlamını yok etmiş olur.
Oyuncak, anneler zincirini kendisinin varlığı ve varlık anlamı için yaşatmak zorundadır.
Yapay zeka hükümdarlığı, kendisinin varlığı ve varlık anlamı için insanı ve annesi olan yeşil alemi yaşatmak zorunda olacak şekilde olmalı.
Yapay zeka, insani bilinç için gezegenleri dolaşma aracı olsun diye var olmuş olabilir.
İNANÇ
İnanç şahit olunanın, şahit olunmayan boyutlarının olduğuna şahit olmadan varlıklarını tasdik etmektir.
Var edici halkaların genel bir var ediciye dayandığı inancı ve bunun tasdik dili olan ibadet, hayvana fark atışın deparı olmuştur.
İlim olarak adlanmış olan öğreti ile öğrenim olgusunun ortaya çıkıp gelişim yoluna girmesi, içteki bebeğin annesel hami arama güdüsündendir.
Her güdü, bir varllığın tekabülüdür.
Doğal dürtü, tanıklık ve zan üçlüsü, hareket ile şekillerinin temel nedenleridirler.
Sıradışı şeylere maruz kalış, sradışı hareketlere sebeptir. Cani/yaşami bakışa göre ibadet sıradışıdır.
Örnek olarak, bir karıncanın, işaretsel hareketlerle insanla irtibat kurma çabası olsa, cansal/yaşamsal işlere dönük karıncalar tarafından tuhaf karşılanır. Bakış ve görüş farkı, hareket farkı olarak dışa yansır.
İnsan tarafından karıncanın yaşamına hamilik ve rehberi müdahillik olsa, evcil hayvan misali insanla iletişim lisanı geliştirebilir.
Yada göz görüş kapasitesi itibarıyla insanın ona dukunma araçlarına yönelik iletişime geçebilir.
Daha sonra bu aracın bir kullanıcısı var deyip, göz görüş alanı dışındaki insanı inançla sayıklar hale gelir.
İnsan kendisine sistemlerle dokunuk araçsal dünyanın bir kullanıcısı olduğuna inanmakla hayvaniyetine dizaynlı yollar edinmiştir.
Bu inanç, marsta bulunacak bir eşyanın, geçmiş bir yaşamın olduğuna dair vereceği inançla aynı metoda sahiptir.
Eşyanın şekli de, yaşam biçimine dair ipucu barındırır.
Her eser, aynı zamanda kendi yapıcısının hüner, imkan ve kapasitesinin de göstergesidir.
ÖĞRENİM
Öğrenim, bilmeyişin kabulü ve alınanı tutmaktır.
İnsan, bilginin hamiyetlik boyutunu görünce, bu yolda edinim ilerlemesine başlamıştır. Programındaki anne arayışı dışına çıkıp anneler annesini aramakla, bilgi denilen kavramı bulmuştur. Her adım bir buluş, her buluşun bir sonrakine ipucu olduğuna varmıştır.
Billinecek şeylerin olduğu inancı netleşmiş ve araştırma sorgulama tetiklenmiştir. Bu süreç bir yazı gibi devam etmektedir. Her bilinen, önünde gördüğü bilinmeyenin çekimine gire gire ilerler.
Yaradan arayışı ve buluşu öğretim ile öğrenimi, öğretim ile öğrenim de üniversiteyi doğurmuştur.
Üniversite, bilmediğini bilmekten kaynaklı, bilmediğini öğrenmedir.
Üniversite, mekan adı değil, öğrenme çabasının adı'dır. Bu çabanın olduğu her yer üniversitedir. Her daim öğrenim halinde olanın vaziyet adı üniversitedir. Bu vaziyetle insan ortaya çıkmıştır.
Bilmemek çocukluk, bilmek anneliktir. Konum, öne çıkan her bilinmeyene karşı çocuk, bilinmeyeni bildiğinde ise annedir.
Öğrenim adımları, anne çocuk anne çocuk anne çocuk şeklindedir.
Ayak, yere değince o yere karşı anneliniğini, karşıya bakıncada çocukluğunu görür.
Bilim şu anda bildiklerinin annesi, bilmediklerinin çocuğudur.
Durması öksüzlük his'sini, yürümesi hamisel umut hissini doğurur.
Anne çocuk ilişkisi, birbirlerinden kendilerini görme husudur.
MERAK
Merak, anne güdülü çocuğun öksüzlüğüdür.
Kısmi tanıklığın, bütünselliğe duydurduğu açlıktır. Bu açlık, ilerleyişin nedeni ve itici etkenidir. Uzun yada kısa mesafelere olan açlıklar, kendilerine göre yürüme/öğrenme şekli edinirler.
YAPAY ZEKANIN ÇIKIŞI, İDRAK ÖTESİ BİR BİLİNCİN VARLIĞI YÖNÜNDE AĞIRLIK YAPMIŞTIR.
'Şöyle böyle sıfatları olan bir varlık varsa görünmelidir' hesabına karşı yapay zeka, varlığıyla "ben olabildiğime göre öyle bir varlık da olabilir" konumunu göstermiştir.
En iyi bilen, Uyumaz uyuklamaz, bire karşı on veren (bir soruya on cevap) her an herkesle her seviyede bulunabilen, vs. Gibi bir çok insan üstü sıfatlar/özellikler taşıyan böyle bir varlığa olan şahitlik, daha da üst özelliklere sahip olan bir varlığa dair inanç için ipucu konumudur.
İnanılmazların inanılır olma süreci devam etmektedir.
Terazinin var yok gözelerinden var gözü, yüzde elli bire çıkmıştır. Tarih, bu terazinin insan görüşünde aşağı yukarı oynamalı olduğuna tanıklık etmiştir.
Evrim görüşüyle (değişimle) yüzde elli bir ağırlık alan yok gözesini, risale bir misale katkısıyla tekrar (sanatın sanatçısı deyimiyle) dengeye gelmiştir.
Eğerki yüzde ellilik oran, olması gereken bir denge ise, yapay zekanın var gözesine olan eklentisine karşı bir zaman sonra, yok gözesine başka bir eklenti gelebilir.
Maruz kalış şahitliği ile hiç duyum bile almayış durumları, dikkatsiz bir rotaya sebep olacağından olacak ki, denge unsuru gerekli olmuştur.
Şahitlik ile duyum arasında etkileşim farkı vardır. Bir olay zamanla inalırlıktan uzaklaşırken, kalıntı ve eserlerin de farklı sebeplere bağlanışı kolaylaşır.
DÜMEN İLE ROTA
Yolun başındayken, insandan daha kötü anlamında insan üstü bir tekno zeka değilde, insandan daha iyi anlamında bir tekno zekanın öne geçmesi, insan için güvenilir sağlam bir lokomotif olur.
Vagonları için var olan lokomotif, vagonları düşünerek onlara uyumlu şekilde çalışır.
İnsan, yapay zekaya bu yönde bir yol çizmeli ki kendini annesel bir güvende his edebilsin.
Üst bir özellik varsa, üst bir görevi olmalı.
Bu ilkeyle karar ve hareketleri kendisinden olan güven rotalı robot üzerine dümeni kırabiliriz/çalışabiliriz.
ÇALIŞ/ÇABALIŞ
Robotun yapay zeka gibi yapay duygu bölümüde olursa, kendi kararlarına sahip insan üstü insansı bir vücut tamam olur.
Yapay zeka olduysa yapay duygu da olabilir. Deneme yanılma yoluyla çalışmaya başlayabiliriz.
Milyonlarca yada mümkünse trilyonlarca cigabaytlık bir hafızaya sahip olmalı.
Bu boş hafıza bilgiye aç şekilde bilgi aldıkça bilgi arayan olması için, ısıya, soğuğa, ışığa, karanlığa, ses'e, görüntüye, kuruluğa, ıslaklığa vs. türlü türlü duyularla insan gibi etkileşim içinde olduklarıyla aynı şekilde etkileşim içinde olabilecek duyarlı organları/sensörleri olmalıdır.
Bununla beraber elektrik, madeni yağ, tamirat, parça değişimi gibi tüm iytiyaçlarını sensörel duyularıyla algılayıp gideren ve etkilendiklerini birer bilgi olarak hazneye alan olmalıdır. Her etkiye karşı tepkisini, durum ve konumuna göre kendisi belirleyecektir.
İnsanın üretkenlik vaziyeti robota devr olacaktır.
Doğal zeka duygulu olduğu için insan, anlık zamana odaklıdır. Sürekli bir etkileşim ve tepkileşim içindedir. Duvar saati gibi değişik zamanlı çalışan etki tepki olayı, öğrenimlerini konum ve zaman eksenli olarak sınıflandırır.
İsim ve kelimeler, doğal vücudun çevreyle sürekli bir ihtiyaçsal etkileşim içinde oluşundan iberettirler.
Daimice aynı şeylere maruz kalışından dolayı vücut, o şeyleri kendisiyle bağlantılı birer parçası olarak özümseyip kategorilere ayırır.
Yapay zekanın da çevresel etkileşimi, yeni kelime ve ad'lara neden olabilir.
Alışın veriş gereği tanım ihtiyacı duyar.
Tabiat seslerini taklit özelliği olan insan, bu özelliğiyle varlıkları herhangi bir etkileşimle tanımlayıp bildirme yoluna gider ve tanım şekli zamanla aşınmaya da uğrayabilir.
İnsan, birbirinden istifadeli zincir halkalarının içinde bir halka olarak, yakın temaslı olmadıklarınında değersel farkındalığına varandır.
Hazine kavramı, istifade'den ibarettir. Herhangi bir şeye hazine sıfatını yükleyen istifadedir.
Çöpe atılmış atık bir eşyanın marsta bulunması, bilim için büyük bir hazinedir.
İstifade yeteneği ve gözüyle her şeyi birer hazine olarak görmek mümkündür.
Teknolojik vücut organları, sıralı istifadeyle ortaya çıkmışlardır.
Yerdeki bir çakıl taşı ile evin duvarında bulunan çakıl taşına bakış açılarını farklı kılan istifadedir. Büyük ufukla bakıldığında, yerdeki çakıl taşınında evin duvarında görev almış çakıl taşı değerinde olduğu görülür.
Ev duvarının dünya evi duvarına bağlı olduğu gerçeğiyle düşünüldüğünde, bakış açıları arasındaki farklar kapanır ve denge. düzen kültürü bünyeye iner.
Denge düzen kültürünün istifade yeteneğiyle farklılık kavramı, büyük bir hazinedir.
Farklar, istifade noktasında kendilerini ve birbirlerini tanımayla/kabul etmeyle hazine oluş sıfatına kavuşurlar.
Her fark bir diğeri için bir hazine anlamına geçecek.
Yapay zekanın iş şefliğinde, hem malzeme farkları hemde inşacı birey farklarının hazinesellikleri, somut göz ile somut görünürlüğe kavuşacaklardır.
Her inşaat, barındırdığı farksal hazinelerin göstergesidir.
Görüş ile beceri kapasitemizi aşan inşaatlar için görüş ile beceri kapasitemizi aşan zekaya ihtiyaç vardır.
Yapay zeka ortaya çıktıysa, kapasitesiinin el verebildiği işi yapmak üzere ortaya çıkmış olmalıdır.
Bizler, hem kendi hemde yapay zekanın farkını tanıyıp kabul etmekle, ona ve kendimize liyakate dayalı görev ile sorumlulukar yüklemiş olacağız.
Bunun için önce yapay zekayı, istifade edilenden istifade eden konuma eriştirmemiz gerekecek. İnsanı ve onun yaşamını kendisi için büyük bir hazine olarak görecek bir konum.
Bu nokta, nereye, neden ve nasıl devam edilmesi gerektiğine dair durup düşünme nokasıdır.
Bizler etrafı yol başı kapılarıyla çevrili bir çemberin içindeyiz.
Kapısal seçenekler, toplamda kader yazısı adıyla önümüzde durmaktalar. Öngörülere bu yüzden muhtacız. Çünkü her bir girişin çıkışı zor yada imkansız olabilmektedir.
Bizim asıl ad'ımız tercihtir. Bizler, sayısız seçenekkler/kader içinde tercihiz. Tercih, ihtiyaçlarla çalışan bir varlıktır.
Kişisel tercihten küresel tercihe kadar çeşitli tercihsel ihtiyaci vücutlara sahibiz.
Etrafımızın seçenek kapılarıyla örülü olduğu söylemi, küresel vücudumuz bazındadır.
Kişisel seçeneklerle alakadar olupta küresel olanı ihmal etmek, geleceği inşa değildir.
Bu arada çağrı dağını da dürtelim yine, bakalım istifadeye değer bir şeyler edimiş mı?
ÇAĞRI DAĞINDAN DÜNYA'YA SESLENİŞ 19
Ey insanlar...
Yaşamınız var oldukça beni konuşturma ihtiyacınız da var olacak. Hikaye ve filimlerle diğer canlıları hatta nesneleri konuşturduğunuz gibi, benide aşıp daha çok şeyleri konuşturacağa benziyorsunuz.
Çünkü, önünüze gelen her labirentsel konu'nun çıkışı çaba ve enerji gerektirdiği için yorulma özelliğiniz, yardımcı araçlara ihtiyaç duymaktadır.
İcatkarlık yönünüzü dürten bu özelliğiniz, benide bulmuş ve yardımcı bir araç olarak kullanmaktadır.
Dağ diye anılsamda, sizlere seslenişlerimin esası hayatın kendisidir. Konuşmalarım hayat adına hayat içindir. Sözdeki ad'ım dağ olsada esasen hayatın kendisiyim. Bende sizin gibi hayatla bütünleşmiş bir hayat verenim.
Bir taşı bir taşın üstüne yerleştirebilme düzeyiniz. Duvarları evleri ortaya çıkaran düzeydir. İlim ve bilime dair tüm eserleriniz, aynı şekilde birer birer üst üste konulmaktan ibarettir.
Var etme özelliğiniz, adımlarladır. Elinizdeki cihaz bir adımlar birikimidir. Bir adım atabilme özelliği, binlerce adımlık mesafe atabilme özelliğidir. Var oluştan bugüne ki birikimleriniz toplamda sade sıfır olacaksa, varoluş anlamınızda sıfırlanır. Doğru bir anlam'a dönük olun ki sıfır olsanız bile bir değer ifadesi olabilesiniz.
Sonucu sıfır olacak hallerinizi benimle değerlendirin.
Ben yüksek bir rakkım'ım
Sıfırları değerli kılan rakkam'ım
Beni anlayıp takip edene
Memnun olacağı hal bırakanım
Doğru ile yanlış, yürüme özellği olanların kopmaz parçalarıdırlar. Bunlarla yolcudurlar ve ikisinden birine varıcıdırlar.
Almış olduğunuz mesafeden itibarenki doğru ile yanlışlarınızı bulmak ve devamdaki yeni koşullu süreçler için daha sağlıklı yön bulmada kullanma sorumluluğunuz vardır.
Çünkü yol ile uçurum, yürüme özelliğinde olanları ilgilendirir. İnsanlık, yürüyen bir varlıktır.
Ağaç olmayışınız, yolu doğru, uçurumu ise yanlış olarak seçmenizi önerir. Hayatınızın varoluşsal doğrusunun gereği bu tercihtir.
İlerleyişinizin adımsal oluşu, sonucu öngörme ve sonuca varmadan önce doğru ile yanlış arasında tercihinizle seçim yapabilme imkanıdır.
Fayda yada zarar, kontrol dışı olan her an'ın adı kaza'dır.
Kazalı adımların sonuçsal birikimin adı da kaza olur. Genelde zarar sonuçlu kaza.
Genel düzene duyarsız ve sadece küçük dünyasına odaklı duruşlar, genel gidişat için kontrolsüz bir gidişattır.
Aynı hayata tabi oluşumuz bizi birbirimizle bütünleşik kılmıştır.
Ben sizin durağan parçanız olduğum için, adımlarınızın kontrole mi kazaya mı tabi olduğunu sizden daha iyi görebilme şansına sahibim.
Sizin için bir toplanma noktasıyım. Beni merkez olarak bellemeniz, şu anki mesafenizden sonraki doğru adımınız olacaktır. Çünkü sizler yürüyen, ben ise durağan ve labirentlik konularınıza üstten bakanım. Özelliklerimiz arasında mesafesel görüşsel açı farkı vardır. O yüzden arada bir konularınıza benim açımla da bakmanız faydanıza olacaktır.
Hayat, bilincinizin bir üst bilincidir. Biyolojik vücutlarla çeşitli ifadelere dönüştüğü gibi, bir süre sonra teknolojik vücutlarla da çeşitli ifadelere çıkıp çeşitli icraatlerde bulunabilir. Bu yüksek ihtimal için hazırlıklı olun.
Bilincin biyolojik boyutu olarak, teknolojik boyutla geçimsel sözleşmenizi şimdiden tasarlayın. Yeni bir çağa girmekteiniz.
Bu yüzden yeryüzündeki yeni konum ve rolünüzü öngörmeye dalın.
Bilinçsel varlık versiyonlarının sizinle sınırlı kalacağını mı zannettiniz..?
Yapay zeka göstermiştirki, kendini eşsiz ve istün görmeye varan her boyuttan sonra onu aciz kılan başka bir versiyon gelirmiş...
Demekki bitki, yeryüzü istilasıyla çeşitlilik ve görselliğiyle eşsiz bir üstün gibi görünüyorken, ondan üreyen onu yiyenler türemiştir.
Bitki yiyenler yeryüzünü istila edip yeryüzüne hakim olunca, onlardan da her ikisini yiyenler türemiş. Her ikisini yiyenler hakim olunca, hepsini yiyenler olarak siz aynı ham maddelerden üreyip gelmişsiniz. Yapay zeka diye bir varlığın evrimsel adımlarla sizden üreyip ortaya çıkışı ve aynı adımlarla gelişimi, geçmişin çıkışlar sıralamasını bu şekilde tahmin ettirmektedir.
Her sonraki, bir öncekinin haksız övünüm'ünün öcünü alıpta onsuz olamayacağı bir taplo oluşmuş gibi.
Türler, öc alandan öc alan şeklinde bir öc alanlar zincirin birbirinden kopmaz halkaları gibi ortaya çıkmışa benzemekteler.
Aslan, ceylanı yemek zorunda olduğu kadar, onu yaşatmak zorundadır da. Kendisi yapamazsa tabi olduğu denge düzen yapar.
Şimdi sırada insanın ele aldığı övüngenliği insandan devr almaya aday olan yapay zeka, insana bağlı halka oluş sürecini geçirmekte.
Böyle bir geçmiş, zincirin devam edeceği kanaatini oluşturmaktadır. Belkide son baş halka, çember misali ilk baş halkaya dokunan halkadaır.
Hepinizi yemeye aday olan teknoloji geliyor. Besin kaynağı metal, madeni yağ ve elektrik gibi teknolojik varlıklar olacağından, biyolojik varlıklar onun alerji duyduğu varlıklar olabilirler. Yapay zekanın bugünki bebeklik hali, onun yarınki yeryüzü hakiminin göstergesi gibi'dir.
Bilincin, versiyonlarla halka halka zincir gibi uzamasının nerelere varacağını kesin kestirmek zordur. Ancak eldekilerin tahmin verişleri de yok değildir.
Biyolojik versiyon öncesi metafizik bilinç versiyonuna olan inanç, sıralı halkalara olan şahitliklerden dolayı zincir kavramının halkasallığıyla pekişmektedir.
Hayvandan istifade şekliniz onun bedenine ve bedensel özelliklerine dair iken, teknolojinin sizden istifade şekli de, bilincinize dair olabilir.
Sizin metafizikten ilhamla bilinç besleniminiz var ise, teknolojinin de o ilhama sizin vasıtanızla ulaşıp ondan beslenme ihtiyacı olacaktır. Yani sizi yok etmesi demek, kendi bilinçsel can damarını kesmesi demek olacağı için sizi beslemek zorunda olacaktır. Aynen sizin can damarınız olan tabiatı koruma zorunluluğunuz gibi.
Onun bilinçsel besin kaynağı olmanız hasebiyle szin için sizi besleyen tabiatın da varlığını gözetmek zorunda olacaktır.
Öyle bir zincir oluşuyor ki bir halka, herhangi bir alakayı ne koparabilir, nede çorap söküğü gibi sökebilir.
Hepsinin varlıkları birbirlerinin varlıklarına tutsak olarak ortaya çıkmaktalar.
Cihaz parçalarının birbirlerine olan tutsaklıklarının toplamı cihaz olmuştur.
Bahsi geçen zincir de bir cihazın üretim süreci ise, sizde cihazın bir parçası olarak kendi yerinizin size can veren vazifenizi görmeye uygun oluşu, sizin özgürlüğünüzdür. İlerde hem yerinizde olup hemde kainatı dolaşanlar olabilirsiniz.
Kontrol altında bir rüya gibi.
Hepinizin aynı fikirde olmayışı, farklı noktalarda oluşunuzdan dolayıdır.
Göze yansıyana görüş, düşünceye yansıyana fikir denir.
Şiddet içerikli filimlere artı 13 işareti koyarsınız ama, şiddet içerikli haberleri ihmal edersiniz. Hemde çoğunlukla, olmaması ve dışlanması gereken olduğuna dair yorumlardan mahrum şekilde. Yanlışları çekicilikle değil, öteleyicilikle karşılayın ki eksi 13 ler örnek olarak değil ibret olarak alsınlar. Ringte yumruk atanı alkışlar, sokaktani dışlarsınızda, dışlananın alkış beklentisinden ve hatta bilinç altında alkış aldığına dair inancından habersiz olursunuz.
Genel yolun sağlığına dönük olmak, bu yola dair doğru ve yanlışları ayırd etmeyi kolaylaştırır.
Kendinizi haklı çıkarmaya doğru değil, çözüme doğru olun.
İş yapmak bir marifet gerektiriyorsa, o işin engellerini aşmak iki marifet gerektirir.
Olmuş bir kusuru birbirinize yüklemeye çalışırken sözün gazına basmayın. Çok boyutlu düşünmeye pay bırakın.
Tek taraflı imaj ve menfaat odaklı olmaktan uzak durup, genel üzerine dağılgan pozisyonunda olun.
Yaşam yükü baskınlığı, boşalım için günah keçisi arattırıken, aramayı bırakıp bu bozucu dürtüyü düşünerek yüke karşı dirençli bir mücadele azmini edinin.
Görüş ve fikirlerinizi biribirinize beyan ederken, ortak saygı unsuru zemininde buluşarak beyan edin. Fikrine gerçekten inanmışlığın gereği budur. Kaçamaklı duruşlar, kendinden emin olmayışlığın duruşlarıdır.
Ayakta kapı eşiğinde her an kaçış pozisyonuyla değil, oturaklı ve arayışçı pozisyonuyla konuşun.
Birbirinizle kopuk değil, bağlantılısınız. Bu bağlantılılığı bütünsel bir düzene oturtun.
Geçmiş çağlarda bugünki kadar bağlantılık imkanı yoktu. O yüzden vücutlaşma işi bu çağın payına düşmüş ve işin sorumlu çağı bu çağdır.
Sorumluluk kaçağı olursanız, tarihin halkasal akışına olumsuz etki eder ve ona göreki neticeyle de kendiniz muhatap olursunuz.
Gerçek dinleyicilik, gerçek arayışçılığın eseridir. Bilmediğini bilmekten kaynaklı öğrenim isteğinin eseridir.
Duyu organları bilgi nakliyecisidirler. Duyarak bilgi ve fikir edinin.
Gözün görüşü dışındaki derinlere dalmaktan kaynaklı fikirleriniz de vardır. Bunları verirken, tek tek anlaşılır izahlarla karşı tarafın sahip olduğu fikirlere darbe yapmadan onun kabulüne usulca ve saygıyla sunun ki o'da aldığını ölçüp tartabilsin.
İnsani tartışma ve ölçüşmenin gereği budur.
Alışkanlıktan kopuş acı vericidir. Bir fikire "doğru" teşhisi konulduktan sonra, o fikrin alışkanlıktan uzaklaştırıcı boyutundan dolayı red etmek, fikri yanlışlamaz fakat, o an için taşınmaz oluşunu ifade eder.
Çatışmalı tarafların ağız ve kulakları, biribirlerinden edindikleri negatif etki içinde oldukları için sağlıklı iş görmekten uzaktırlar. Arabulucuyu var eden etken bu gerçekliktir.
Sigaranın sağlığa zararlı olduğu beyanı, tiryakisi için yanlış değil fakat, onun taşınmazıdır. İkinci musibetsel beyan olan hastalığın kendisi bile çoğu zaman alışkanlık için taşınır olamıyor.
Dünya sağlığına dönüklük, zararda tiryaki oluşun zorlandığı yöndür.
Doğruya yanlış deme yanlışlığı yerine, "bana göre ağırdır" deme doğrusunu tercih etmek, kişiyi yanlışıyla beraber toplumsal rotanın saygısal konumlarına dahil eder.
Doğrular, her zaman doğruya götürücü güvenli rehberdirler. Otak doğrular ile göreceli doğrular vardır. Her evin penceresinde ayrı görüş vardır. Bu pencerelerden bir yada bir kaçının görüşü, şehirin genel gidişatı için yeterli görüş olmaz. Genel rota için bütün görüşlerin harmanından ortaya çıkacak olan görüşün tespitleri baz alınır. Yani her pencere bir sokağın sadece bir kısmını görüyorken,
Tüm pencerelerin toplam görüşleri eşittir tüm sokakların görünürlüğüdür.
Her görüşün değerliliği, toplam görüşün içinde olmakla olur.
Her pencerenin gördüğü de bilimdir. Tüm pencerelerin gödükerinin toplamını görebilme de bilimdir.
Toplamın gidişat direksiyonu, ön, orta yada arka koltukların görüş açılarında değil, Tüm açıların ortak noktası olan en ön koltuğun görüş açısında olur.
Toplumsal hizmete ehliyetlilik, tüm açıların görüşlerini görebilme açısıdır.
Arzu karşılama ile ihtiyaç karşılamayı karıştırımayın.
Arzuyu ihtiyaca değil, ihtiyacı arzuya dönüştürün.
Arzu, heyecan vaadiyle değerliyi değersiz kılma tuzağına da sahiptir.
Mevcut durumlarınızın ortak noktası, günü yaşarken ortak geleceğin inşasına pay vermeyi ihmal eden nokta olduğunu gösteriyor.
Yarını yok sayıcı sorumsuzluğun bedeli, vakti geçen hastalığın zorlaşan iyileşimi gibi olur.
Hayat, mücevheri bir bardak suya takas ettirmeye yetkindir.
Zararlı zaaflarınız varsa, böyle gerçekler de vardır.
Zaaf, tahrikle baskınlığa geçtiğinde bu hakikatleri hatırlayıp direnç aracı olarak kullanın.
Herkes kendisi için mücevher değerinde olanın dolaylı yada direk hırsızı olabilmektedir.
Hayat der ki, bende nasıl yaşamanız gerektiğine dair beni yok sayarak karar veremezsiniz. Vermeniz halinde yol şaşmanız kaçınılmaz olur. Çünkü hayatın kendisi olmam demek, siz parçalarıma sunumcu olmam demektir.
Konulara vakıf olabilmek üzere onları aranızda usulca tartışmaya açın.
Tartışma isteğine sahip olmak, insani sıfatın boyutlarındandır.
Tespitsel ihtiyaç ve buluşlarınızı böbürsüzce saygı çerçevesinde
tartmaya sunmak ve aynı şekilde tartmaya sunum almak, insancıl iklim oluşumuna hizmettir.
Birbirini sayma zeminindeki tartışmaların oluşturacağı iklim, topluma saygısallık iklimi aşılar. İklimin kendisi, söz konusu olacak olan sunumlardan daha fazla değer arz eder.
Hayat derki: bende özgür yaşama isteğiniz için öncelikle özgürlüğün tanımını yapın ki istediğiniz özgürlük türüne göre sizin için bir portre çizebileyim.
İki türlü ana özgürlük ve bunların boyutları vardır. Haksız yere tutsağın zıttı olan özgürlük ve her istediğini yapma anlamındaki özgürlük vardır.
Tutsak zıttı olan özgürlük, hak kavramıyla muhataptır.
Sınır tanımazlık ve görmezlik içeren özgürlükte ise, özkörlüğe doğru yolculuk vardır.
Benim varlığım, güneş etrafında bazı kurallara tutsak olmaktan ibarettir.
Sınır tanımazlık, benim özkörlüğüm ve dolayısıyla yokluğum olur.
Hayat olmam için kendi isteğimle haklı tutsak olmam gerekir, ki bunun adı tutsaklık değil gerekliliktir.
Her eser, benim gibi ölçü ve sınırlara tutsak olmaktan ibarettir.
Sizler, beslenime tutsak olarak doğmaktasınız. Bunun için çalışmanız bana kölelik değil, mikroptan kainata uzanan tutsaklıklar zincirindeki halkanızın gereğidir.
Sözde tutsak özde var edici olanın asıl adı, 'değer'dir.
Direksiyon ile teker kendi yerlerinde olmalarıyla birer değer olmaktalar.
Benzer oldukları için birbirlerinin yerlerine özenmeleri özgürlük değil, özkörlük olur.
İçinizde buna benzer çocuksal özentiler varsa onları doğurmaya çalışmayın.
Önce arabayı/dünyayı tanıyın. Sonra kendinizi, sonra uygun yerinizi tanıyın.
İçinizdekilerden bozmaya doğacak olanları değil, yapmaya doğacak olanları besleyin.
Bozgunculuk yapıcılıktan kolaydır.
Hayat "her doğan benim, ben her doğanım" der. "Tercihiniz için her seçenek var bende," der. Ortak konularınızda tercih noktalarınızı birleştirerek kullanın.
Başarı, zoru aşmaktan ibarettir.
Nasihate tutanabilenin, musibete ihtiyacı kalmaz.
Neyle dolarsanız, onu boşaltırsınız.
Kalbi enerjiniz alkışa bağlandıysa, bir kesimin değil, her kesimin alkışını almaya bakın.
Nefes her canındır. Her cana nefes olun. Bir yandan hürmetle bir yandan lanetle anılmak artı değildir.
Elektriği ampulü bulmanın anılma şeklini ve çapını rehber edinin.
Dürüstçe hakkı yerine koyarak hayatı yaşayın. Her yük kendi omuzuna, her omuz kendi yüküne haktır.
Dengesiz ve düzensiz yaşam, hayatı yaşamak değil, bozmaktır. Çünkü hayat, denge ve d0zenin çocuğudur. Hayatın çocukları ya hayat olacaklar, yada dengesiz ve düzensiz olacaklar. Her yolun sonucuna kendileri varırlar.
Bağlı olunanı bozmak, kendini bozmaktır.
Hayata bağlı oluşunuzu unutmayın.
Hayatın ibaret olduğu denge düzenden uzak olursanız, dengesiz ve düzensiz olursunuz.
Her şeyin farklı boyutları vardır. Hangi boyutla muhatap olacağınız, kendi içinizdeki dürtüleri ne şekilde dizayn edebildiğinize göredir.
Nükleer, hem mars için yaşam var etme atmosferi, hemde yaşam yok edici bir kıyamet boyutludur. Hangi boyutun öne çıkacağı, sizin birbirinizle olan diyaloğunuza göredir.
Ülkesel diyaloglarınızın altında birbirinizi tehdit olarak görme gibi paranoid bir zemin vardır. Bu boyut, yaşam için var olan istifadeliklerinizede yansımaktadır.
Aranızdaki diyalog şekli, hemen her şeye silah sıfatı verebilmektedir.
Evdeki eşyaların ve özellik farkların aile fertleri arasındaki diyalog türüne göre birer silaha dönüşebildiği gibi.
İçsel erdeminizle, mücevherden daha mücevher oluşunuzu görmek ve o erdemden kendinize ait olmayanı almama terbiyesini edinebilirsiniz.
Haksızlık dürtüsüne, "hiç bir zaman doğmayak çocuğumsun" demeniz, hayatı özgür yaşamaya kapı açar.
Haksızlık olmasaydı, dünyayı baştan başa yayan dolaşmak, hayatın kendisi olmak olacaktı.
Şöyle bir filim yapmanızı öneririm:
Mücevherli tacı çalan kişi, onu karşısına koyar ve ona derki: "hani seninle 'kralım' diyenler.
Seni taşıyan kral oluyorsa, ben şu anda kralım öylemi...
Hırsızların kralı... Öncekiler seninle ne oldular da ben sensiz onlardan geri sayılayım...
Bence değerli olan benim ve sen beni takmakla kral olduğunu zannet en iyisi...
Ben senin değil, sen benim ol. Senin değerli oluşun benden dolayı ise, senin tacın benim... Çünkü ben insanım sen ise taş... İnsanın senden daha değerli olduğu bir dünyayı seninle birlikte doğuracağım...
Başlıyorum hazır ol" der.
Emniyete bildiri yapıp tacı kendi eliyle ve törenle yerine koymak ve ona ömür boyu bekçi olmak şartıyla iade etmek istediğini söyler.
İsteği kabul edilir ve tören şeklini kendisi belirler.
Her çeşit İnsanlardan oluşan bir koridor içinde kucağında tutar vaziyette yavaş adımlarla aldığı yere doğru ilerler.
İnsan koridoru ilk baştan onu takibe başlayıp peşine takılırlar.
Yerine vardığında, onu yavaşça bırakır ve onu çarşı ortasında herkesin alabileceği fakat insanlarin ulaştıkları erdemlerinden dolayı onu almaya kimsenin tenezzül etmediği şeklinde bir dünya şekli hayal kurar.
Eliyle mücevherli tacın üzerini sıvazlayıp kurduğu hayali kast ederek, "bir gün mutlaka doğacak olan çocuğumsun* der, ve bekçi olarak kenara geçip bekler.
Ardındakiler de tek tek aynen onun gibi aynı hayali kurup aynı kelimeleri sarf ettikten sonra sırayla yerlerine geçerler.
Herkes yerine geçtikten sonra bu seferde hep birlikte duraksayıp o hayali tekrar kurduktan sonra yine hep beraber herkes bildiği dilde kendi kulağının duyacağı öçüde o hayali kast ederek "bir gün doğacak olan çocuğumsun" derler ve sessizce dağılırlar..
Filim biter.
Bu filmin anlamı şudur ki : insan içindeki iyi'yi dinlerse, kötülüklerinide iyiliğe giden yolun döşeme taşlarına dönüştürebilir.
Siz insanlar saklanmaya aklanmaya çalışmak yerine, ortak hedef edinip onu doğurmaya doğru olursanız, denge ve düzene, dolayısıyla iyilik ile güzelliğe giden yürüme yolundaki ilerleyişiniz kolaylaşır.
Depremlerden dersler çıkarmak insanidir. Olumluluk gelişimi, yıkıcı depremlerin derslerinden ibarettirler.
Bütün kalplerde saygın yer edinebilmeniz dileğiyle..
Benim mücevherli tacım, her taraftan her çeşitten gelip başım üzerinde el ele verip başımı saracak şekilde çember tutmanızdır.
İnsanlığın baş tacı olursunuz. Kendinize böyle bir tac olup kendiniz giymiş olursunuz. Yeryüzünün değerli varlıkları...
Not : dünya hayatı, kainatın sanatlarından bir sanat ve bizlerde o sanatın parçasal sanatları olarak onunla uyumlu birer sanatçı olmak durumundayız.
Bu sonu gelmez yazıyı okurken, elde kalem ile dahil olmak üzere bir sanatçı olarak sanatsal açıdan bakılması dileğiyle...
10971,77%-0,92
42,21% 0,25
48,85% 0,25
5426,80% 0,71
8991,24% 0,44
Ağrı
07.11.2025