Tarih: 27.04.2024 11:17

DEPREM DERSLERİ (39)

Facebook Twitter Linked-in

YENİ DÜNYA ÇOCUKLARINDAN ESKİ DÜNYA'YA MEKTUP

BALIKÇI TEKNESİ İLE YÜK GEMİSİ

İlim okyanusunda bir balıkçı epeyce uzağa açılmıştı. Açıldıkça yeni ürünler buluyor, buldukça açılmaya devam ediyordu. O kadar uzaklaşmıştı ki, bulduğu ürünleri verecek kimse de bulamıyordu.

Bazen topladıklarını tekrar okyanusa dökmek durumunda da kalabiliyordu.

Bazen ufukta insana dair bir eser bulur bulmaz, ürünleri bayrak gibi yukarılara taşıyıp göstermeye çalışıyordu.

Belli bir rotası yoktu. Yelkenleri açıp üzgarın sürdüğü tarafa kendini bırakıyordu. 

Bir sabah uyandığında teknenin sallantısız durduğunu fark etti. Rüzgar onu sürükleyip karaya oturtmuştu.

Bu kara henüz insan ayağının değmediği cennettin adeta kopyası bir kara idi.

O kadarki, geri gitmenin anlamını kaldıracak kadar.

Orayı ev edinip yanında getirdiği küçük kayıkla ara sıra denize açılmaktaydı.

Bulunduğu yer dünyanın tüm insanlarını fazlasıyla barındıracak kadar büyük iken, orada tek başınaydı.

Üzülmek ile sevinmeyi bir arada yaşıyordu.

Tüm insanlar iyi bir düzen ile o tarafa geçseydi, o devasa ve ağır mutluluğu paylaşıp yükünü hafifletmiş olacaktı.

Alet edevat sıkıntısı yoktu. Küçük büyük kütük parçalarına yazılar kazıyıp okyanusa bırakıyordu. Belki birileri okur ve oraya doğru yönelim başlatır ümidiyle...

Bir gün bir geminin ses mesafesinde teknenin uzağında durduğunu fark eder.

TEKNE İLE GEMİ

Tekne - ey gemi hoş gelmişsin.

Gemi - hoş bulduk ey tekne.

T - seni hangi rüzgar attı buraya?

G - ben yelkenli değil motorluyum. Asıl seni hangi rüzgar atmış buraya... Bu uçsuz bucaksız kuş uçar kervan geçmez yere...

T - anlatmak dinleme tahammülünü aşar.

G - var mı bir isteğin? Seni sabitlendiğin yerden çekip çıkarayım mı?

T - bende seni çekip sabitlemeyi düşünüyordum.

G - yalnızlıktan sıkılmışsın belli. Halatı atayım tutunuver kurtulmaya çık.

T - bende demirlen kurtulmaya gel diyecektim.

G - kurtarılası olan benmiyim senmisin? Bana biraz izahta bulun.

T - sana buranın ürünlerini tanıtmam uzun sürer.

Kısaca şöyle diyeyim: burası henüz limanı olmayan bir dünya. Buraya sabitlenmeyle küçük bir limana dönüştüm. Yanıma yanaşmış ilk gemisin.

Burası ikimizin geldiği yere göre cennet bir yer. Kaç yıldır insanların burayı keşfetmelerini bekliyorum.

G - cennet ise yaşa o zaman, insanları orayıda kirletsinler diye mi getirmeye çalışıyorsun?

T - bu tür bir yeri istemeyen değilim ama beni buraya rüzgar getirdi. Bana ait bir mülkiyet değil ve bende geçici bir varlığım. İnsanlar gerçek manada insan olup burada yaşamayı hak ettikten sonra neden burada yaşamasınlar ki?

G - bu şekildeki görüşüne katıldım fakat, gel gör ki insanlar orayı nasıl hak eder bir vaziyete gelirler... Bu aşılmaz büyük bir sorundur.

T - yıllardır buradaki imkanlarla çağrılarda buluna buluna adeta çağrı limanına dönüştü burası. O dediğin hak etme konusundaki zorluğu bende biliyorum.  O yüzden gelmeden önce hak etme aşaması şart olacak.

G - kalıbını tutmuşu dönüştüremezsin.

T - ya henüz kalıbını tutmamışı...?

G - olabilir ama nasıl?

T - yanlış kalıpla şekillenişten muhafaza ederek.

G - ya yanlış kalıbı doğru kalıp zanediyorlarsa...! Nasıl ikna edeceksin? Belkide ara ara çeşitli kaosların olması, azgnlıığın saptırmasına karşı gerekli bir fren sistemidir ne bilelim... 

T - kaderin seçenerkleri arasında tercihi içimizdeki canavara bırakırsak, o kendi iştahlarına göre tercihlerde bulunur ve netice olarak dediğin gibi bizi kaoslarla dolu seçeneklere vardırır.

G - evet doğru.

T - Her yanlışın yanlış olduğunu gösteren bir doğru olmazsa, yanlışın yanlış olduğu bilinmez. 

G - O yeni dünyayı yeni nesillere tahsis etmek için hak ettirmek üzere olan değişim dönüşüm işlerine ömrümüz yetmez. Bence tutun bana gidelim burdan ve burayı kimseye de bahsetme. O dünyalılar bu dünyanın gereklerine uyum sağlayamazlar.

T - nesilleri, burayı hak etmeleri için dönüştürüp ve buraya taşıma işini sadece ikimizin yapabileceği bir iş olmadığını biliyorum. Senin gibi anlayışlı yüzbinlerce geminin ancak yapabileceği bir iştir. Vazgeçip dönüş yaparsak, küçük de olsa oluşmuş olan bu umut ışığı da sönmüş olamaz mı? Rüzgarın umursayan birilerini buralara yine sürükleyip yeniden keşfettirmesi kim bilir ne kadar zaman alır.

G - sence biz gerçekten umursayanlarmıyız? 

T - ne bileyim, Bu6 kadar konuştuğumuza göre....!

G - ben sadece bu işe dair olan bu fikirin imkansız olduğunu dile getiriyorum.

T - nice imkansızlar imkanlı oldular biliyorsundur.

G - bakalım o zaman. Bende bir şekilde burda buldum kendimi. Senin kadar uzun süreli kalsaydım bende tam inanır ve olurmu olmaz mı diye konuşmayı bu kadar uzatmazdık. 

T - buraya neden ve ne şekilde geldiğin önemli değil. Ben uzaktan da olsa yazıların okunup anlaşılması ümidindeyken sen yakındasın. Beni anlaman, o kadar süre seninde burda kaldığın hesabına gelir 

G - evet öyledir. Yaşayan ve duyan farkı itibarı ile senin kadar kalmış olmazsam da bu. çorbada bir tuzum olabilir. önemli bir iş üzerindeysek senli benli konuşmalarla zaman harcamayalım.

Şimdi bu meşakkatli iş'i nasıl başlatalım? Bir fikrin vardır illa ki.

T - teşekkürler, fikirler aniden isteğe göre doğmazlar biliyorsun. Bazen arzularımızın tersine ve zamanla ortaya çıkarlar. 

G - anladım. Küçükte olsa varsa bir şeyler onunla bir başlangıç olur en azından.

T - tamam. Buranın adı "yeni dünya" olsun. Geldiğimiz yerin adı da "eski dünya" olsun.

 Başaramazsak bile en azından anlamlı bir yolda yürümüş oluruz. 

G - önce mevcut sorunları çözmekten başlayalım, sonra hak edecek nesil yetiştirmeye bakalım. Sence?

T - isabetli bir sıralama. Sorunlar nelerdir?

G - aslında sorunlara sorunlu kök'ün meyveleri demek dah6 isabetli olur. 

Şu anda tüm insanlığı rahatsız eden sorunlar yaşamaktayız. Dünya birbirine düşmek üzere taraflara ayrılma sürecini yaşamakta. Bir sorun kaynağı vardır ki, kıyameti meydana getirmeye aday adeta. Azıcık tan bir şey olmaz diye diye her tarafı yavaş yavaş çaktırmadan büyük bir savaşa tiryaki etme yoluna girmiş durumdalar.

T - bu yolda olduklarının farkındalar mı?

G - dile getirme olsada ciddi manada olduklarını zannetmiyorum. Ya bilmeden yada ipi sıkı tutma eminliğinden ilerliyorlar. Her iki durumda da yeni nesili büyük bir savaşla hayallerini süslemelerine yol açtıkları kesindir. Üçüncü bir felaketi başlatacak yeni kırt bıyıklıların tohumlarını ektiklerini hesaba katmamış görünüyorlar. 

T - anlıyorum. Çözüm önerileri nelerdir?

G - bu köklü bir sorun olduğu için herkes kendine göre haklı bir şeyler bulabilmektedir. Buda çözümler için çıkmaz bir yol olmaktadır. Öneriler olsada dinlemdiği pek söylenemez. 

T - o çıkmaz yol dediğin öteden beri sopanın kaleme rehber olması sebebiyledir. 

Dediğim gibi oraya "eski dünya" demek uygundur.

Orada birbirlerine karşı güçlü olma gereği haalen vadır. Bu haldeyken değil buraya adapte etmek, buradan bahsetmek bile bir zorluk olur.

G - çözüm üretelim.

T - çözüm için önce sorunların temel kaynağını bulmak gerekir.

G - an itibariyle güncel sorunun temel kaynağı ve çözümü ne olabilir?

T - kaynak sorun, yapısal şekil farklarının tarihten bu güne çeşitli idia ve inançlarla beraber sorun olarak bugünlere gelmesidir.

Her bir taraf, kendisinin ayrıcalıklı fark olduğuna inanmaktadır.

Yani asıl sorun, sorun olmayan farklılıkları sorun yapmaya şekillenmiş anlayıştadır.

Bu anlayıştan dolayı her bir farkın ayrı bir devlet oluşu, tek devlete giden yolda eğitim ve alıştırma olması gerekirken, parçalı kaşlışla sorunsalığı derinleştirmiştir.

Ülke ayrı, devlet ayrı kavramlardır. Ülke doğal bir yapıdır. İnsan yaşamının olduğu diyar/bölge anlamındadır. Devlet ise, toplu ve bilikte yaşamın olduğu yerlerde bazı ortak sorunların çözümü için tercihin seçeneksel bir sistemidir. Dünyanın çıkış yolu, farklı ülkelerden tek devlete giden yoldur.

Farklar, aynı sisteme tabi olarak farklarını koruyacaklardır. Aynen bir tür neslin tükenmesini önleyen anlam ve anlayış gibi.

Her bir farkın, çıraktan mimara kadarki örnekle yapılması gereken işlere denk gelen bir özelliği vardır. Bütün farklar tek bir amaca odaklanmadıkları sürece, her fark kendi özelliğine düşen iş payını bulamaz. Her fark, kendisine denk düşen işi yapmakla değerli olur. Alkış ise işini olması gereken şekliyle yapanlara olur. 

G - bu durumda şu anda bir tekne ile bir gemi olarak yanyana gelişimiz neyi ifade eder?

T - isabetli bir soru. Eğerki, eski dünyaya göre hareket edersek, sen bana karsı büyük olmakla övüngen bir duruşa sahip olursun. Bende sana karşı küçük kalmakla üzülgen bir durumda kalırım.

Neticede birbirimizi hırpalamaya dönük seçenekler içinde buluruz kendimizi.

Eğerki, yeni dünyaya göre hareket edersek, herkes kendi doğal yapısal haline denk düşen işi yapmakla, birlikte bir ilerleme sağlarız.

G - mesela şu anda eski dünyanın yeni dünyaya taşınımı için ne gibi görev taksimatlarımız olabilir?

T - ben yıllardır burda balıkçılık yapar yeni dünyanın ilim deryasından ürünler toplarım. Sen ise yükler taşırsın. Yani bir toplayan ile bir taşıyanın bir araya gelmesi hakikat bazında nasıl bir iş taksimadını gerektiriyorsa o olabilecektir. 

G - anladım. Varmı taşıyabileceğim bir emanet ürün?

T - var. 

G - tamam ver işe koyulalım. Geri gelmeyen zamanı daha fazla boşa harcamayalım. 

T - al. YENİ DÜNYANIN ÇOCUKLARI TARAFINDAN ESKİ DÜNYAYA YAZILMIŞ BİR MEKTUP.

MEKTUP 

EY ESKİ DÜNYA! GELECEĞİMİZİ KARARTMAYIN.

CEHENNEM OLMAYA ADAY BİR DÜNYA İSTEMİYORUZ. BÖYLE OLACAK BİR DÜNYA'YA NE DİYE GELMEMİZE SEBEP OLUYORSUNUZ..?

BİRBİRİMİZİ YOK ETMEYE DAYALI HAYALLER KURMAK İSTEMİYORUZ.

GELİŞTİRME ÖZELLİĞİMİZİ DAHA GÜZEL BİR DÜNYA TEMİN ETMEK İÇİN KULLANMAK İSTİYORUZ.

SORUNLARINIZI BİZE BULAŞACAK DERECEYE TAŞIMAYIN.

KALICI ÇÖZÜME KAVUŞTURUN. 

EY ESKİ DÜNYA..! 

SİZLERE ÇÖZÜM İÇİN KADER İÇİNDE VAR OLAN BAZI SEÇENEKLER SUMAK  İSTİYORUZ.

İÇİNDE OLDUĞUNUZ SORUN DERİNLEMESİNE İNCELENDİĞİNDE, DURUMU TERSİNE ÇEVİRMEK VE O ŞEKİLDE SÜRDÜRMEK İÇİN YENİ BİR BAŞLANGICIN GEREKLİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. 

ŞÖYLEDİR;

İKİ TARAF BİRLEŞİP TEK BİR YAPI HALİNE GELECEK. 

BUNUN İÇİN ÖNCE İSİM TEKLİĞİNDEN BAŞLANACAK. 

BUNA GÖRE, YENİ ORTAK İSMİNİZ "İSRA-FİL" OLACAK.

İSRAFİL, NEFESİ KIYAMET KOPARICI MELEKTİR.

SİZ ŞU ANDA, YERYÜZÜNE KIYAMETİ BAŞLATMA YOLUNDA İSRAFİL OLMAYA ADAYSINIZ. 

KADER İÇİNDEKİ SEÇENEKLERE YÖNELİK TERCİHLERİNİZ SİZİ BU NOKTAYA GETİRMİŞTİR.

BU NOKTADAN SONRAKİ SIRADA ÖNÜNÜZDE İKİ SEÇENEK VARDIR. YA AYIRIŞIP YOK EDEN İSRAFİL OLACAKSINIZ, YADA BİRLEŞİP VAR EDEN İSRAFİL OLACAKSINIZ.

ÇOCUĞU KURBAN ADAMAK SÖZÜNÜ TERCİH ETMEK, YA ÇOCUĞU YADA KOÇ'U KURBAN ETME SEÇENEKLERİNİ ÖNE ÇIKARIR. O SEÇENEK TERCİHİ, BİR KURBANLIK KONUSUNUN/SEÇENEĞİNİN ORTAYA ÇIKIŞIYLA SONUÇLANMIŞTIR.

TERCİH ETTİĞİNİZ SEÇENEKLERİN SİZİ GETİRDİKLERİ NOKTA, HER İKİ İSRAFİL'DEN BİRİ OLMA SEÇENEKLERİDİRLER.

ŞAYET KADERİN AYIRIŞTIRIP ÇATIŞTIRAN DEĞİL DE, BİRLEŞİK İSRAFİL SEÇENEĞİNİ TERCİH EDERSENİZ, ADINIZ İSRAFİL DEVLETİ YADA ÜLKESİ DEĞİL, "VAR EDİCİ BİRLEŞİK İSRAFİL TERCİHİ" OLACAKTIR.

BU TERCİH'İN, BÜTÜN DÜNYA'NIN "VAR EDİCİ BİRLEŞİK İSRAFİL" OLABİLMESİ İÇİN KATILIMLARA KAPILARI DAİMA AÇIK OLMALIDIR.

BİRLEŞİN. 

BALIKÇI TEKNESİ OLANLAR, ÜRÜN ÇIKARSIN. YÜK GEMİSİ OLANLAR ÜRÜNLERİ TAŞISIN. HER BİRİNİZ KENDİSİNE DENK DÜŞEN İŞİ DAHA İYİ BİR DÜNYA ADINA SEVEREK YAPSIN.

BİRLEŞMEK İÇİN İHTİYAÇ DUYACAĞINIZ DÜŞMAN, İNSANIN VARLIĞINI HAZM ETMEYİP RAKİPLİĞİNİ İLAN ETMİŞ OLAN O ASIL DÜŞMANI DÜŞMAN BİLİN.

BİRLEŞİK VE SÜKUNET İÇİNDE YAŞAYACAK İNSANLARI İSTEMEYECEK TEK VARLIK ODUR. İNSAN OLMAYAN O DÜŞMAN VARLIK. 

BU MEKTUPTAKİ SÖZLERİN KAYNAĞI, TEMİZ DUYGULARIMIZIN TERCÜMANLA SÖZE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ HALİDİR.

DUYGULARIMIZ, BU SEÇENEKLER6 ÜZERİNE TERCİHLER SUNAR.

GELECEK YENİ DÜNYA BİZİMDİR. ONU TAHRİP OLMAK ÜZERE ÇÜRÜK TEMELLERLE BİZE BIRAKMA HAKKINI SİZE VERMİYORUZ.

BİZE BİR DAHA BÖYLE MEKTUPLAR YAZDIRMANIZI İSTEMİYORUZ.

BİZLER, GELECEKTEN GELENLERİZ. 

BU MEKTUBU HERKES OKUSUN. 

Mektup özeten budur.

G - öneri ile isimlerin benzeşmesi açısından biraz ilginç olmuş.

T - evet, dünyanın hamaset'e dönük yeteryahu diyen bir konuma gelmeside ilginç bir benzeşim olmuş. Bunun üzerine ayrıyeten derinlemesine düşünmek gerekir.

G - Şöyle bir sonuç çıkıyor:

Bir İsrafil çıkacak. Ya o İsrafil, ya bu İsrafil... Ya dünya yı düzene koyacak bir İsrafil, yada dünyayı fil gibi hortumuyla temizleyecek İsrafil...

Ya İsmail kurban olacak yada koç. Ya devletler savaşla birleşecekler yada barışla. 

T - Eğerki, birleştirici ve var edici bir İsrafil ortaya çıkmazsa, dağıtıcı ve yok edici İsrafil ortaya çıkacak. Her ikiside, kaderin tercih özelliğimizin önüne koyduğu seçenekleridirler. Biz bu sonuçsal seçeneklere yine kaderin içinde tercih ettiğimiz seçenekler vasıtasıyla geldik.

G - iki ülke tek devlet modeli ile ortaya çıkacak öyle bir yapı şeklinin dünya barışına nasıl bir katkısı olur? İki devlet 

olsa ne olur? 

T - iki ülke tek devlet demek, iki evin bir çarşıya bağlı oluşu, yada iki odanın aynı çatıya bağlı oluşu vb. demektir.

Ekonomik ve asayiş işlerinde görev taksimatı, inançta ve yaşam biçiminde aynı cennete giden yol, vb. Şeylerde asıl düşmanın insan varlığına ve üstünlüğüne karşı çıkmış o ezelli olanını baz almak demek olur. Ülkeler kardeş, devlet ise baba hükmünde olur. O şekilde olurlarsa, dünya için deneysel pilot bölge görevide görmüş olurlar.

iki devlet demek ise, eski dünyanın klasik halinde olduğu gibi, iki rakip demek olur. İki rakip demek, güç yarışı demek olur. Güç yarışı demek, en yok edici silahlar ne ise onlara ulaşma çabası demek olur. En yok edici silaha ulaşmak demek, "var mı bana yan bakan" narası demek olur. Nara demek, amir benim demektir. Amir benim demek, haksızlıklara yol açık demek olur. Kısacası, iki devlet seçeneği, bizi yine şimdi olduğu gibi uzun vadede herhangi bir kıvılcımla tutuşmaya müsait hassas bir model olarak savaş seçeneğine vardıracaktır. Birbirlerine karşı mevzili muhafazalı bir yaşam biçiminde huzur olmaz.

G - şu şekil anlayabilirim galiba, ne tekne kendini gemiye karşı zayıf his edip gemi olmaya çalışacak, nede gemi tekneye karşı kendi büyük ve güçlü görüp ona karşı haksızlıklar yapacak,, doğru mu?

T - doğrudur. Herkes olduğu şekilde var olup kendisiyle uyumlu işi yapacak. Bunun sağlayıcısı olacak olan baş kısımda, dünyanın ve İsrafilin her bölgesinden tarafçılığı aşmışlarla meclisin üyeleri olacal6k.

G - oraya İsrafil devleti mi diyeceğiz? 

T - hayır. Dünya, onun şunun devleti diye çok çekmiştir. Dünyamız ancak çok ülkeli tek devletli olmakla yeryüzünde sükuneti bulur. Oraya dünya için "örnek model" vb. denilebilir. Her bir devlet demek, ayrı ayrı boksörler demektir. Dünyamız, boksörler ringinden artık bahçeye dönüşmeli.

G - acaba siyasiler bu yöntemleri neden dile getirmemiş olabilirler...?

T - onların her birinin kucağında on'ar karpuz vardır. On birinciyi almak bizlere düşer. Derinlere iniş konusunda onlara göre çok avantajlıyız. Çok çeşitli uğraşları vardır. Dünya ve düzen işleri kimsenin tekelinde değil, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu konuda ortaya çıkacak sözler, ortak sorumluluğun gereği olarak kimsenin malı değil, herkesin bağını sormadan kullanabileceği ortak sözlerdir.

Çözüm adına olur yada olmaz tüm fikir ve öneriler ortaya çıkmakla saygısal yerlerini alacaklar.

G - anlıyorum. Kısaca yeni dünya anlayışına uygun halller ile ancak yeni dünyaya taşınabiliriz.

T - başarıya giden yolda beraber olmak, o yolun engelcisi olmak üzere kıskananını ortaya çıkarmaz.

Her taraftaki eğitim ve öğretiler, yeni dünya anlayışına uyumlu olmalı.

Şu anda bana düşen kısım, yeni dünya çocuklarının duygularına tercümanlık oldu.

Sana düşen kısım ise, bunu bir mektup yükü olarak eski dünyaya ulaştırmaktır.

G - bu ulaştırma işinin en uygun şekli nasıl olabilir? 

T - her çeşit renk ve yapıda, birer kız ile birer erkek olmak üzere 7 yaşlarında çocuklar bul ve gemiye bindir. 

Mektubu çoğalt ve her birinin eline birer tane ver. 

Çocukları Kubbe-i us'a götür.

Kubbe-i us, tüm insanlığın ortak değeri olması hasebiyle dünya vücudunun baş kısmıdır. Mektuplarını oraya bıraksınlar.

Onlar, yeni dünyanın ilk meclis üyeleri sıfatını edinecekler.

Daha sonraki görevin, onları dünyanın her tarafını sürekli dolaştırmak olacak. Onlar, dünyayı kendi öz evleri edinerek büyüyecekler.

G - Mektubu belki direk ulaştırabilirim ama, çocuklarla olacak kısmı imkanlarımı aşar.

Hem sonra tufan gemisiyle bir benzerlik de taşımaktadır. Ondan mı esinlendin?

T - hayır. Benzerliklerden yola çıkma şeklinde değil, yola çıkarken benzerliklere rastlama şeklinde oluyor. Yüzde 99 böyle oluyor.

G - o zaman her türden çocukları baş meclis için dünyayı dolaştırarak eğitip yetiştirecek gemiye de "ruhun gemisi" mi diyelim.

T - onu henüz bilemem. Şu an önümüzdeki iş kısmını aşalım, daha sonra öne çıkacak seçenekler için tercihleri düşünürüz.

G - tamam. Burda kalma konusunda da haalen aynı fikirdesin sanırım.

T - 30. Bölümde ara vermeyi düşünmüştüm. Siyasi bir yetkiliden "dünyamız" tabirini duyunca, bu tabir, daha önceki "medeniyetler buluşması" tabiri ile kardeş gibi olunca, onları yalnız bırakmak içimden gelmedi ve onları besleme seçeneğini tercih edip yine devam ettim.

G - o halde bende dahil olduysam daha da kalıcı olursun galiba. 

T - "Galiba" tabiri isabetli oldu sanki... 

Mektubu ulaştırmays6 bakalım şimdilik. 

G - bazen denilir ya, geçmişe gitme şansım olsa falan işi şöyle yapardım diye...

O mektup da, gelecekten gelenlerin düzenleme yapmalarına benziyor. 

T - şöyle bir benzetme de olabilir: o mektup henüz ortaya çıkmamış cep telefonun6 iç detaylarını izah etmek gibi bir duruma da benzer.

G - evet, o yüzden eskiler için uygulanması zor bir sistem olacak. Boşuna uğraşmış olmayalım acaba...?

T - ne olur ne olmaz, hiç uğraş vermemekten iyidir.

G - eğer tutarsa devamdaki yükümüzü haalen merak ediyorum. 

T - yazı uzuyor farkındaysan, 

devamda şöyle olabilir: dünyamız yek vücut olduğunda, Kubbe-i us bölgesi dünya vücudunun baş meclisinin olduğu yer olacak.

dünya karmasından oluşturulmuş çocuk gruplarını sürekli dünyayı dolaştırmakla eğitilecekler. Bu çocuklar dünyayı sahiplenme duygusu6 edinecekler. Herhangi bir yerde bir hasar olduğunda, bizim gibi politik üzülme değil, psikolojik6 üzülme yaşayacaklar. Çünkü dünyayı gerçekten ev olarak üzümseyecekler.

G - bu 6biraz maliyetli bir sistem olur. 

T - ne kadar maliyetli olsada küçük bir devletin savaş ordusu için harcadığı maliyetin çeyreğinin çeyreğinin çeyreği etmez. Kaldıki bu yük tüm dünyaya aittir.

Hatta 40 gemi ve 40 grup çocuk olmalı. Gruplar arası basamak şeklinde birer yaş farkı olacak. Dünyanın 40 farklı bölgesinde baş meclise bağlı 40 meclis olacak. En genç meclis üyelerinin yaşı 21 olacak. En yaşlı ve baş meclis üyelerinin yaşı 61 olacak. Her yıl tüm çeşitten 7 li yaşlarda bir karma grup dünyayı 21 yaşına kadar ilk meclisten giriş yapması için hem eğitilecek hem gezdirilecek. Her bir meclis, her yıl bir üst meclise geçiş yapacak. 62 yaş'a geçenler, son meclisten çıkışlarını yapıp halka karışacaklar.

Dünya yı gezdirme esnasında, 12 yaş'a vardıklarında gittikleri yerler de yavaş yavaş yapabildikleri işlerle geçimliklerini kendileri karşılayacaklar. Her bir uğrak noktada 3-6 aylık süreler için iş bulup çalışacaklar.  40 yaşına kadar herkes gibi normal hayat sürecekler. 21 yaşına kadar olan gezdirme dışında onlara herhangi bir ayrıcalık olmayacak. 21 yaşından sonra evlilik ve yerleşik yaşam süreci açık olacak. Diğer insanlarla olacak olan tek fatkları, dünya haline yönelik ilgi ve alakaları olacak. Kendilerini ayrıcalıklı his etme durumları olmayacak. Çalışmayan aç kalabilecek. 41. Yaşta 20. Meclis, karargah tipi arada fikir alışverişi için buluşulan meclis olacak. Dağınık halde olanlar, fikirlerini teknoloji vasıtasıyla iletebilecekler. Bir konu hakkındaki fikirler toplanıp ortakça değerlendirilecek. Son bağlayıcı karar baş mecliste ortaya çıkacak. Maaşa bağlanma yaşı mecliten çıkış yaşı olan 61 den sonra olacak.

G - meclisler, küçükten büyüğe doğru bir akış şeklinde olacaklar yani. Doğru mu? 

T - evet doğru. Onlara kolay yaşam tesis etmemenin sebebi, üzülme ile sevinme gibi olaylardan etkilenişleri kişisel ve bölgesel menfaattten temizlenip ruhsal olarak küresel boyutta hakiki bir umursama edinebilmeleri içindir. Bu'da, hayatın özünü yaşayarak yetişirken herhangi bir bölgeye bağlı olmayışla sağlanacak. Bir yerdeki herhangi pozitif yada negatif bir olayın dünyaya yönelik örneksel ve dominosal etkisini his edebilecekler.

G - meclis üyelerinin seçimle gelmeleri gerekmez mi? 

T - seçimledir zaten. Hemde en hakiki seçimle. 

G - en hakiki derken...? 

T - yani en başta, çekirdekten yapılan seçimdir. Normal eski dünya tarzı seçimler, ne tür kalıpla şekillendiği o kadar da belli olmayan kalıplaşmışların aday6 olarak çıkanları arasında yapılan seçimdir. 

Yani yönetim ehliyetliliği olsun olmasın tercihin önüne çıkanları seçmekten başka yol yok. Oysaki tercihin önünde daha köklü seçim olan çekirdek yaş seçimi vardır.

G - anladım. Vekil olacak kişiyi vekil olarak olarak yetiştir meselesi. Baya uzadı sanki. Burda noktalayalım istersen 

T - tamam. Mektubu ulaştırmayı unutma. 

Not: Bu yazılarda geçen fikir ve öneriler, herkesin görüşüne sonulur. Senaryo olarak görenler filmini yapabilirler. 

Sorunlara çözüm olabileceğini düşünenler, çözüme yönelik kullanabilirler. 

Saygılar.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —