BİLGİ, OLANIN HAFIZADA OLUŞUDUR.
İlim ise, bilince dahil olmuş yada ol olmamış herşeydir.
Sosyal işleyişat, belli bir ilim düzeyinden ibarettir. Ne kadar çok ilim düzeyi, o kadar çok farkındalık demektir. Kişisel ve toplumsal htiyaçlar, edinilen farkındalıklarla düzenlere ve sistemlere dönüşüp otururlar.
BULGU, BİLGİDEN ÖNCEDİR. ZAMANLA BULUNANIN ADI BİLİNEN OLARAK DEĞİŞİR.
Yaşanmışlıklar, şahitlikler ve düşünsel tespitler, birer bulgu olarak ortaya çıkıp kültür ve medeniyete katkı ve yön vermek üzere kelime ve kavramlara da dönüşüler. Sonraki nesiller, hazıra konduculukla bu kavramların kaynaklarını bilmeden kullandıkları için, aşındıra aşındıra asıldan daha mini yada daha farklı bir algıyla özdeşleştirebiliyorlar.
İNSAN NEDİR?
İnsan, meleki ve cini alımlar yapabilen ve bu alımlarla karar verebilen, bilgi işlemcisi, iradeli, ruhani, inanç özellikli, üretken biyolojik canlı bir varlık halkasıdır.
Biyolojik kamera, mikrofon ve hoparlör olduğuna göre, biyolojik anten de olmalıdır. İlham denenilen sinyalin alıcısının hangi organ olduğu henüz net değil. Beyin, anteni duyu ve diğer duyulardan alınanların işlemcisidir. Anten değildir. O görevi kıllar görüyor olabilirler. Kılların varlık görevlerini bir deney ile iyice araştırmak lazım.
DENEY
Aynı koşul ve ortamda aynı düzeyde sıfır kıllı ve normal kıllı olacak olan bir kısım insanların düşünseliklerini deneysel olarak gözlemleyip karşılaştırma yapmak lazım.
AKIL'IN DUYGULARDAN ORTAYA ÇIKARDIĞI SİSTEMSEL ÜRÜNLER
Duyma ve görme alımları ile hissi alımlar vardır. Beyin, alınanları tam olarak inceleyemez ise, etkileşimin tepkileşimi refleksi olur.
İnsani sistemler ve bu sistemlerin belli bir ayarda duruşu, akıl tarafından ham madde olarak kullanılan duyguların ürünlere dönüştürülmüş halleridirler.
Örnek: sevgi, dostluk, saygı, paylaşmak, empati, selam, merhaba, günaydın gibi konuşmayla devam eden ruhsaliyetlerdirler. Bu ruhsaliyetlerden ihtiyaçlar, örf ve adet gibi ürünlere dönüşerek ortaya çıkmalarıylada dengeli ve düzenli insan ortaya çıkmış olur.
Refleksi ürünler ise, ihtiyaçların düşünceye tabi olmadan rastgele giderilmesidir.
DUYGUSAL İLETİŞİM
Görüş ve duyuş mesafesi duygu mesafesidir. Bu mesafede bulunanlar, duygu mesafesi içinde olduklarının farkınfalığıyla hareket ederler. Bu farkındalık ve etkileşim, duygusal iletişimdir. Bu iletişimin, çarşı kalabalığında herkesle vücuda bürünmeye zamanı ve imkanı yoktur. Duygu çarşıdayken, "imkan yok" imasıyla var olan iletişimi düşüncede tutmak zorunda olmanın mazeretiyle hareket eder.
Bir şey sormak gibi vücuda bürünen ihtiyaci haller hariç.
SELAMIN MANASI
Çayırda bayırda iki kişi yalnız olarak karşılaştığında, kalabalık ortamın tam tersi olarak duygusal iletişimin vücuda bürünmesi bir zorunluluk haline gelir. Bürünmezse, bunda bir sebep aranır. Çünkü hiç bir imkan kısıtlamasına uğramaksızın açık ve net şekilde dikkatlerin birbirlerinde olduğu ortadadır.
Bununla birlikte, bir insanın yapabileceği iyi ve kötü hallerin olasılıkları için kalabalık ortama oranla fazla bir engel yoktur. Bu olasılıkların farkındalığından dolayı kişi, kişiye kendisinin ne tür bir halde olduğunu bildirme gereğini duyduğu gibi, karşıdanda ne tür bir hal olduğunu bilme gereği duyar. Bu duygudan dolayı selam ile bildiri verilir, selama karşılık aleykümselam ile karşıdan bildiri alınır. Bu şekilde duygu, tereddüt duyumundan eminlik duyumuna geçer.
Selamlaşmak eminlik, onay, beğeni ve tazeleme gibi duyguların da araçsal bir iletisidir. Selametlik dileyişin en temel manası, anti cinlik bir vaziyetin beyanı ile insan oluşun parolasıdır. Bu parolaya bazı vücutsal hareketlerde dahildir.
TESPİH ÇEKİŞİN MANASI
Tespih çekmek, Akılın vücutsal hareketle dengede durmasına yardımcı olup duygu ve düşünceyi farkındalık meşguliyetinde tutmakla onları gayri insani alımlara kapatır.
REFLEKSİ ÜRÜNLER
Fiziksel gerekliliğin duyduğu alım verim ihtiyacının düşünceye pay bırakmadan gerçekleştirmesi refleksidir.
Bir şeyi paylaşamama çekişmesi refleksi bir üründür.
Aynı ihtiyaca yönelik aynı olan iki duygu, aynı şeyi almaya yönelir. Bu yönelişin iki olması, iki çekim demektir. İki çekim, bir çekişme demektir. Çekişme işinin devamı çatışma demektir. Bu çatışma, iki kardeş arasından iki ülke arasına kadar, çeşitli ölçeklerde var olan refleksi ürünlerdendirler.
İNSANİ ÖRF VE ADETLER, ANTİ REFLEKSİ DÜŞÜNSEL YÖNTEMLERDİR.
Duyguların akli olmayan refleksi ürünleri, gayri insaniliğe uzandıkları için onlara sistemler belirleme gereği duyulur. Bu sistemler, duyguların refleksi eyleme geçişlerini önlemek üzere örf, adet ve gelenek olarak kültürleşirler. Örnek: çiftleşmenin anti refleksi olanı evliliktir. Elde edişin anti refleksi olanı, hak ediştir. Konuşma ve hareketlerin anti refleksi olanları, başkaları üzerine olacak olan etkilerini düşünerektir.
DUYGULAR, AKLİ VE REFLEKSİ OLARAK İKİ SINIF ÜRÜNE AYRILIRLAR.
Örneklerde belirtilen ürünlerin en zemin kaynakları, meleki ve cinniliğe dayanır.
MELEK VARMI?
Elektrik varmı? Sinyal varmı? Ses varmı? Koku varmı? Işık varmı? Bunların varlıklarını görmekten, duymaktan ve koklamaktan biliyoruz. Demekki her var'ın alıcısı ve etkilenicisi olmazsa onu yok diye bileceğiz.
Ses alıcısını sadece kulak bilirdik. plak aldı. Bant aldı. CD aldı. Kart aldı. Belki taş da alıyordur da, ondan geri dinleme cihazı henüz yok.
Meleki var'ın alıcısı da insandır fakat her insan olmayabilir.
Fizikiyata yönelik çoğunluk, gören ve duyandırlar. Kör ve sağırlar ise nadirendirler.
Melek'e yada cin'e yönelik çoğunluk kör ve sağırdırlar. Gören ve duyanlar ise nadirendirler.
Duygular üzerinde meleki işlemler, duyguları düşünsel ürünlere dönüştürürler. Duygular üzerinde cini işlemler ise, duyguları refleksi ürünlere dönüştürürler. Örnek: omuz omuza çarptığında pardon gibi yada sebebini sormak gibi işlemler melekidir. Düşünmeden aynı şekilde sözlü yada hareketli olarak hemen karşılık vermek ise cinnidir.
İNSEL VAZİYETLER
İnsan, ruhlu, görücü okuyucu, duyucu, ve empatiktir. Ruhlar bir bütünün parçaları oldukları için bir araya gelmelerde bizcil ve paylaşımcı olmakta ferahlık duyarlar. Dostluk ve samimiyetin verdiği duyusal haz, ruhun parçasıyla bütünleşme esnasındaki rahatlığıdır. Karşıya ne verirse ne yaparsa, kendine vermiş ve kendine yapmış olur.
Evlilik, dünyaya gelişin gereği olan çiftleşme ihtiyacının insel bir ürünüdür.
Aile, İnsel bir üründür. Bu ürün, küresel insan ailesinin çekirdeğidir.
Yapılacak işleri düşünsel taksimatlarla düzene tabi tutup düzene uymak, İnsel ailevi hallerdir.
Ben yerine biz endeksili olmak ve bu endeksin çapını çekirdek aile bazından komşu bazlı biz'e komşu bazlı biz'den küresel bazlı biz'e kadar meleki düzenlere tabi olan tüm basamaksal bizler, insel vaziyetlerdir.
CİNSEL VAZİYETLER
İnsani olmayan vaziyetlerin kaynağı, insan olmayan insan karşıtı bir kaynaktan ibaret olur. İnsan olmayan kaynak bedene hükmettiğinde, insani olmayan vaziyetler görülür. Anti insani vaziyetlerin oluşabilmesi için kişi, yönlendirilme kumandasını insan karşıtı varlığa takdim etmesi gerekir. Bu takdim, insani temel olan şeref ve şuuru zevk ve haz'a takas etmekle olur.
Hakikat bazındaki sebeplerden kaynaklı yaşamın yemek, içmek, giyinmek barınmak ve çiftleşmeye kadar olan tüm ihtiyaçsal ölçülerin haz dozunu artırmak, bu yüksek dozu doğal ihtiyaçların derecesine çıkarmak cinsel vaziyetlerdir. Cinselliklerden uzak olmaktan dolayı, saygı ötesi derecede kendisine değer biçmek de cinselliğin b planlı tuzağında olmak olur.
GÜNAH TANIMI, CİNİ AYETLER VE CİNHAMLAR ALMANIN CEZAİ BEDELLERİ OLDUĞUNU BEYAN EDER. İnsani inşayı bozan her vaziyet, evrensel çapta suç vaziyetidir. Dünden bugüne ilhami ve cinhami eserler, yeryüzünü cennete ve cehenneme dönüştürmek üzere çarpışa gelmişlerdir. Günah farkındalığı, ciniayetlere uymamak için en büyük yardımcı olmuştur. Cinsel alımın hakim olduğu yerlerde ruh durmaz.
ORTAK GÜNALARIN BİRİKİMİ, ÜÇÜNCÜ DÜNYA HELAKI OLUP İPİNİ KOPARACAK KADAR AĞIRLAŞMIŞ MI?